Enfal

Enfâl[83], "nefel"in çoğulu­dur. "Nefîl" ve "nafile" bir asıl üzere ziyade, fazla olan şey demektir. Namaz, oruç gibi ibadetle­rin farz olanlarına, ziyade bulu­nanlara, yani farz ibadetlere ekle­nenlere nafile denildiği gibi, (örneğin, öğle namaznın dört rekatı­nın farz, geri kalan altı rekatın na­file olması gibi) cihadda elde edi­len ganimete de "nefel" denir.

Enfâl Sûresi birinci ayetindeki "enfâl"den kasdın genel an­lamdaki ganimetler değil, "hu­mus" olduğu söylenmiştir. Aynca "enfâl"in, savaş olmadan müşrik­lerden Müslümanlara geçen mal olduğu da ifade edilmiştir.[84]

Kur'ân'da tek âyette iki defa zikredilen bu kelimenin müfredi "nefl”dir. "Nefl", bir asıl üzerine yapılan ziyade, yani artırmadır. Farz ve vacip üzerine zaid olan namazlara da bu itibarla "nafile" denmiştir. Kur'ân'da bu kelime harp ganimet­leri manasında kullanılmıştır. Bu ismin verilmesinin sebebi; ganimetin, i'layı kelimatullah için yapılan muharebeye zaid olarak bir de Allah'ın atıyyesi (bağışı) ve fazlı olmasındandır.[85]

Kısaca "enfâl" asıl itibariyle savaşta ölen kişilerin arta kalan mallarıdır.

İslâm'dan önceki dönemde bu kelime, ziyade bağış anlamında kullanılmıştır. Buna yakın manada Ebu Zueyb el-Huzeli şöyle der:

"Eğer sen Ma'ad'dan gelen bize karşı şerefli ve cömert bir kadın olsaydın, fazlalıktan ek bir iyilik olarak üstünlük belirtisi olan bağışları verebilirdin."[86]

Enfâl kavramı Kur'ân'da bu lügat manalarının yanında daha özel bir mana da kazanmıştır. Şöyle ki, Allah yolunda cihada çıkıp bu gayeyi gerçekleştirdikten so a, müslumanlara bir bağış ve hediye babından verilen ganimet manasını almıştır.[87]


16.02.2009 tarihinden beri 2821 defa okundu. Son takip: 28.03.2024 - 07:16