Hannâs

Hannâs, gizli hareket etmeyi ve geride kalmayı âdet haline getiren demektir. Ceylan gizlendiğinde "Hanese’z-zabyu" denilir. Kul Rabbini andı­ğı zaman gizlendiği ve Allah'ı anmayı unuttuğu zaman dönüp ona vesvese verdiği için Şeytan'a Hannâs denilmiştir. "Hunus" Gecikmek demektir.

Hannâs, "hunus"tan mübala­ğalı ism-i fail veya o vezinde ism-i mensub olarak Nâs Sûresi'ndeki kullanımında "vesvâs"ın sıfatı­dır. Çok hunus edici, hunus etme­yi adet haline getiren demektir.

"Hunus" ise, geri dönmek, gerilemek, büzülmek, sıkışmak, gaybubet/bilinmezlik/kayıplık, yani büzülüp sıkılmak, sinip kay­bolmak, nabedid/görünmez olan, kaybolan manalarıyla ilişkili ol­duğu gibi, geçişli olarak, gerilet­mek, munkabız etmek, sindirip kaybetmek, manalarına da gelir.

Müfessirlerin çoğu, geçişsiz olarak, te'ahür/geri çekilmek, munkabız/sıkışıp büzülmük ile sinmek manasına göre tefsir et­mişlerdir.

Bu anlama göre "hannâs" ge­ri çekilerek veya büzülüp sinerek fırsat bulunca dönmek adeti/hu­yu/alışkanlığı olan demek olur. Bu nedenle "hannâs"ı, sinsi diye tercüme ettik. "Hannâs"ın şeytan olduğu gibi insan olması da mümkündür. Çünkü Allah "mine'l-cinneti ve'n-nâs" yani hem cinlerden hem de insanlardan di­yor.


16.02.2009 tarihinden beri 2859 defa okundu. Son takip: 27.03.2024 - 09:04