Seva’
Seva’, altı manada tefsir edilir:
1. Âdil/adaletli.
"Bizimle sizin aranızda sevâ' (aramızda âdil/adaletli) olan bir kelimeye gelin!" [216]
"Sâilîn için sevâ' (yani, rızık taleb edenler için âdil/adaletli) olarak..." [217]
"Ve bizi sevâi's-sırât'a (âdil/adaletli yola) hidâyet et!" [218]
2. Vasat/orta.
"Onu cehennemin sevâ'sında (ortasında) gördü." [219]
3. Apaçık iş/durum.
"Sevâ' üzere (durumu açıkça /apaçık bir şekilde) kendilerine nebzet!" [220]
"De ki: "Ben size sevâ' olarak (durumu açıkça/apaçık bir şekilde) bildirdim." [221]
4. Şer'an eşitlik/eşit olmak.
"Onda (Mekke'de) hem mukîm, hem de misafirleri sevâ' (şer'an eşit) kıldık..." [222]
"Arzu ettiler ki, kendilerinin küfrettiği gibi siz de küfredesiniz de sevâ' (siz ve kâfirler, küfürde şer'an eşit) olasınız." [223]
"Size rızık olarak verdiğimiz şeylerde, sağ ellerinizin mâlik olduklarından (kölelerinizden) ortaklarınız bulunur da onda sevâ' olmalarını (siz ve onların o rızıkta eşit olmalarını)... kabul eder misiniz?!"[224]
"(Allah bazınızı bazınıza rızık hususunda tafdil etti; kendilerine) fazla (rızık) verilenler rızıklarını, sağ ellerinin mâlik olduklarına (kölelere) veriyorlar da hepsi onda sevâ' (şer'an eşit) oluyorlar da değil." [225]
5. Kasd (doğru ve mutedil)
"(Mûsâ dedi ki): "Umarım Rabbim beni sevâe's-sebîl'e (doğru ve mutedil yola) hidâyet eder." [226]
"Sevâi's'sebîl'den (doğru ve mutedil yoldan) sapmış..."[227]
"Bunun ardından sizden kim küfr ederse, artık sevâe's-sebîl'den sapmış olur."[228]
"İşte bunlar, mekanca daha şerli ve sevâi's-sebîl'den daha çok sapmış kimselerdir."[229]
6. Onu okuyup okumaman [230] (onlar için) eşittir, (birdir, farksızdır)
"Onları uyarıp uyarmaman, onlar için sevâ'dır (birdir/eşittir /'farksızdır)': İmân etmezler." [231]
"Onları (yani, Arab kâfirlerinden birtakım kimseleri) uyarıp uyarmaman onlar için sevâ'dır (birdir eşittir/ farksızdır): İmân etmezler (çünkü Allah onların kalblerini mühürlemiştir)." [232]
16.02.2009 tarihinden beri 7425 defa okundu. Son takip: 17.03.2024 - 07:57