Sûr

Sûr[351], yüksek duvar demektir. Bir şehrin etrafına çepe çevre çekilen hisara denilir. Mut­lak ayırıcı manası vardır. İbni Zeyd ve Mücâhid bu sûra A'raf demişlerdir. Diğerleri ise A'raf'ın dışında başka bir şeydir demişlerdir. Bazı alimler de men etme ve yolu kapama anlamı vermişlerdir. [352]


Sûr:



Sûr, cennet ile cehennem arasındaki engel, perde.

Sûr kelimesini bazı dilciler, "vav"ın fethi ile suver gibi suretin çoğulu, nefhi de suretlere ruh üflemek diye anlamışlardır.

Yalnız böyle olsaydı zamirin­de "fîhâ" denilmek lazım gelirdi. Çünkü başka bir âyette "summe nefie fîhi uhrâ" (so a ona bir da­ha üflendiğinde)[353] diye müfred müzekker zamiri gönde­rildiğinden bu mânâ sahih olmaz.

Bazıları da bunu temsil kabul etmişler, ölülerin kabirlerden mah­şere çağrılışları halini bir orduyu harekete geçirmek için boru çalın­ması haline benzeterek temsili isti­are yapıldığını söylemişlerdir.

Müfessirlerin çoğunluğuna göre ise, "sûr", bazı hadislerde açıklandığı üzere büyük boru gibi bir şeydir ki üç defa üflenecektir. Birincisi "nefha-i feza" ikincisi "nefha-i saik", üçüncüsü "nefha-i kıyam"dır. Buna memur olan melek de İsrâfîl'dir. [354]


16.02.2009 tarihinden beri 2436 defa okundu. Son takip: 23.03.2024 - 06:50