Zekât

Zekât. Zekâ kelimesinden türemiştir. Ürün arttığında araplar “Zekâ’z-zer’u” derler. Zekât vermek de bereketi celbettiği için bu adı almıştır. Veya temizlik manasına zekât kelimesindendir. Zira zekât, malı temizler. Bu hususta Yüce Allah şöyle buyurur: "Onların mallarından zekât al ki, bununla onları temizleyesin, onları arıtıp yüceltesin."[46]

"Ze-kâ" fiilin kökünden gelen bu kelime, Kur'ân'da 30 âyette zikredilir. Lügatta temizlik, artmak, bereketli olmak, iyi ve düzgün olmak manalarına gelir.[47]

İbn Manzur, câhiliye döneminde bu kelimenin her hangi bir şeyde artış manasında kullanıldığını, bundan dolayı Araplar tek kişiye "hasâ", iki kişiye de "zekâ" dediklerini söyler.[48]

Araştırmamıza göre Câhiliye şiirinde "zekât”la ilgili beyite rastlayamadık. Kur'ân'da ise bu kelimenin genelde iki manada kullanıldığını görmekteyiz.

1- Temizlik: Nûr sûresi 24/12. âyetinde, "...eğer üze­rinizde Allah'ın fazl-u rahmeti olmasaydı içinizden hiç biriniz ebedi temize çıkamazdı. Ancak Allah'tır ki kimi dilerse temize çıkarır." buyurulur.

Zekât’ı bir müesses kurum olarak ele alırsak, câhiliye döneminde böyle bir müessesenin var olması mümkün değil­dir. Tabii ki bu, o dönemde insanlar arasında yardımlaşmanın bulunmadığı anlamında değerlendirilmemelidir.

2- Kur'ân'ın bir çok âyetinde "Zekât’ı verin."[49] emriyle, ikinci mana olarak kaşımıza çıkar. Ayrıca birinci mana ile ilgili olarak, "zekât" malı kirden, manevi pislikten temizler. Şu âyet bu manayı açıkça göstermektedir:

"Onların mallarından sadaka (zekât) al ki, bununla kendilerini temizlemiş olasın."[50]

Manevî alandaki (arıtma) ve temizleme için kullanılan zekât kavramı, maddi alanı da kapsayacak şekilde anlam genişletilmesine tabi tutulmuş ve malın artırılması, temizlen­mesi anlamında da kullanılmaya başlanmıştır.[51]

Görüldüğü gibi Kur’ân’da mücmel olarak bildirilen bu emir, daha so a hadislerle açıklanarak, mal, nisab miktarına ulaşır ve üzerinden bir yıl geçerse, o malın yüzde iki buçuğu, zekât olarak fakirlere verilir.[52] Tabiî olarak böyle bir uygulamanın câhiliye döneminde olduğu uzak bir ihtimaldir. O dönem şiirlerinde de kullanılmaması bu görüşümüzü te'yid etmektedir.


16.02.2009 tarihinden beri 3291 defa okundu. Son takip: 23.03.2024 - 10:53