Korunmuş Tavan
Korunmuş Tavan
"Gökyüzünü
korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar."
(Enbiya Suresi, 32)
Ay yüzeyinin
fotoğraflarını hemen herkes görmüştür. Yüzey şekilleri, üzerine düşen sayısız
meteor sebebiyle girintili çıkıntılıdır.
Bu
meteorların açtıkları binlerce krater, Ay’ın en karakteristik özelliklerinden
birisidir. Meteorlardan başka, Güneş’in yaydığı ışınlar da atmosferi olmayan Ay
için ölümcüldür. Muhtemelen, bir tedbir alınmadan Ay yüzeyinde kurulacak bir
uzay istasyonu, ya da herhangi bir yerleşim bölgesi kısa bir zamanda yerle bir
olacaktır. Bunu önlemenin tek yolu ise, onu bir şekilde "korumaktır".
Belki de
üzerinde hiç düşünmediğimiz bu ayrıntı, dünyada çok doğal bir şekilde
sağlanmıştır, bu nedenle insanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için
ayrıca önlem almalarına gerek yoktur. Dünya’nın atmosferi, Dünya’ya yaklaşan
irili ufaklı meteorları eriterek yok etmekte, uzaydaki tüm zararlı ışınları
süzmekte ve böylece insan hayatının devamı için hayati bir işlevi yerine
getirmektedir.
Dünyaya, Güneş’ten
ve diğer yıldızlardan insan için zararlı hatta öldürücü olan birçok ışın ulaşır.
Özellikle Dünya’ya en yakın yıldız olan Güneş’te sık sık "parlama" adı verilen
enerji patlamaları bu zararlı ışınların önemli bir kaynağını oluşturur.
Güneş parlamaları
sırasında hızı yaklaşık 1500 km/sn olan bir plazma bulutu uzaya fırlatılır.
Pozitif yüklü protonlar ve negatif yüklü elektronlardan oluşan plazma bulutu,
elektriksel olarak iletken özelliğe sahiptir. Bulut 1500 km/sn hızla dünyaya
yaklaşırken, dünyanın manyetik alanının etkisi ile elektrik akımı üretir. Diğer
taraftan Dünya’nın manyetik alanı, bu kez içinden akım geçen bu plazma bulutu
üzerine itici bir kuvvet uygular. Bu kuvvet bulutun hareketini frenler, belli
bir uzaklıkta durmasına neden olur. Şimdi dünyaya varmadan "durdurulan" bu
plazma bulutunun gücünü görelim.
Plazma bulutu
Dünya’nın manyetik alanı tarafından engellenmektedir, ancak buna rağmen etkileri
Dünya’dan hissedilebilir. Kuvvetli parlamalardan sonra yüksek gerilim hatlarında
transformatörler patlayabilir, haberleşme ağları zarar görebilir ve elektrik
şebekelerinin sigortaları atabilir.
Tesbit edilen bir
parlamada açığa çıkan enerjinin, Hiroşima’ya atılan gibi 100 milyar atom
bombasına eşdeğer olduğu hesaplanmıştır. Parlamadan 58 saat sonra pusula
ibresinde aşırı hareketler gözlenmiş, Dünya atmosferinin 250 km üstünde sıcaklık
sıçrama yapıp 2500° C’ye yükselmiştir.
Güneş’ten bunun
dışında daha düşük hızlı, yaklaşık 400 km/sn hızlı bir diğer tanecik akımı daha
yayılmaktadır. Buna "Güneş Rüzgarı" adı verilir. Güneş Rüzgarları atmosferin
dışında, adına "Van Allen Kuşakları" denilen ve dünyanın manyetik etkisinden
kaynaklanarak ortaya çıkan bir tabaka sayesinde dünyaya zarar vermeden
geçiştirilir. Bu kuşağın oluşması, Dünya çekirdeğinin sahip olduğu özellikler
sayesindedir. Çekirdek, demir ve nikel gibi manyetik özelliği olan ağır
elementleri içerir. Ancak bunlardan daha önemlisi çekirdeğin iki farklı yapıdan
oluşmuş olmasıdır. İç çekirdek katı, dış çekirdek ise sıvı haldedir. Çekirdeğin
bu iki katmanı birbiri etrafında hareket eder. Bu hareket ağır metaller üzerinde
bir çeşit mıknatıslanma etkisi yaparak bir manyetik alan oluşturur. İşte Van
Allen Kuşakları, bu manyetik alanın atmosferin en dışına kadar uzanan bir
uzantısıdır. Bu manyetik alan sayesinde Dünya, uzaydan gelebilecek olan
tehlikelere karşı korunmuş olur. Güneş Rüzgarları, dünyanın 40.000 mil uzağında
manyetik halkalar çizen Van Allen Kuşakları’nı geçemezler. Parçacık yağmuru
şeklindeki Güneş Rüzgarı, bu manyetik alanla karşılaştığında ayrışarak alanın
çevresinden akar gider.
Van Allen
Kuşakları gibi, Dünya’nın atmosferi de dünyayı uzayın öldürücü etkilerinden
korur. Atmosferin Dünya’yı meteorlardan koruduğunu belirtmiştik. Ama atmosferin
tek özelliği bu değildir. Örneğin uzaydaki "mutlak sıfır" adı verilen eksi 273
derecelik ısı insanlar için öldürücü etkiye sahiptir, ama atmosfer tarafından
dışarda tutulur.
İşin ilginci,
atmosferin sadece zararsız orandaki ışınları, radyo dalgalarını ve görünür ışığı
geçirmesidir. Çünkü bunlar yaşam için hayati ayrıntılardır. Atmosfer tarafından
belirli oranda geçmesine izin verilen ultraviyole, bitkilerin fotosentez
yapmaları ve dolayısıyla tüm canlıların hayatta kalmaları açısından büyük önem
taşır. Güneş tarafından çok şiddetli bir biçimde Dünyaya ulaşan bu ışın,
atmosferin ozon tabakasında süzülür, ve Dünya yüzeyine hayati önem taşıyan az
bir kısmı ulaşır. Güneş ışığı ise hiç şüphesiz hayatın en ayrılmaz parçalarından
birisidir.
Kısacası, Dünyanın
üzerinde, kendisini sarıp kuşatan ve dış tehlikelere karşı koruyan mükemmel bir
sistem çalışmaktadır. İşte Dünya’nın bu korunmuş durumu, Kuran’ın şu ayetiyle
bildirilmektedir:
"Gökyüzünü
korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar."
(Enbiya Suresi, 32)
Elbette ki 7.
yy’da ne atmosferin koruyucu özelliğinin, ne Van Allen Kuşakları’nın varlığının
bilinmesi imkansızdı. Ancak "korunmuş tavan" tanımı, Dünya’nın sahip olduğu ve
modern çağda keşfedilen koruyucu özellikleri tam olarak açıklayan bir ifadedir.
Bu nedenle, gökyüzünün korunmuş bir tavan kılındığını ifade eden yukarıdaki
ayet, Kuran’ın tüm bilgilere muktedir, her şeyi idrak eden bir Yaratıcı’dan
geldiğini gösterir.
|