HERŞEY KADERE GÖRE YARATILMIŞTIR
HERŞEY KADERE GÖRE YARATILMIŞTIR
Hiç şüphesiz, biz her şeyi kader ile yarattık.
(Kamer Suresi,49)
De ki: “Allah’ın dilemesi dışında, kendim için
zarardan ve yarardan (hiç bir şeye) malik değilim. Her ümmetin bir eceli vardır.
Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne
alınabilirler. (Yunus Suresi, 49)
Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun
hakkında Kur’an’dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir
iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, biz sizin üzerinizde şahidler durmuş
olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiç bir şey Rabbinden uzakta (saklı)
kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta
(kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61)
“Hani kız kardeşin gezinip; “Onu(n bakımını)
üstlenecek birini size haber vereyim mi?” demekteydi. Böylece, seni annene geri
çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan
öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni ‘esaslı bir denemeden
geçirip-denemiştik.’ Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir
kader üzerine (buraya) geldin ey Musa.” (Taha Suresi, 40)
Allah’ın izni olmaksızın hiç bir nefis için
ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını
(sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan
veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz. (Al-i İmran Suresi, 145)
Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik
(duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup
da, canları derdine düşmüştü; Alah’a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara
kapılarak: “Bu işten bize ne var ki?” diyorlardı. De ki: “Şüphesiz işin tümü
Allah’ındır.” Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, “Bu
işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik” diyorlar. De ki:
“Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine
devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve
kalplerinizde olanı arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı
duranı bilendir. (Al-i İmran Suresi, 154)
Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen
O’dur. Adı konulmuş ecel, O’nun katındadır. Sonra siz (yine) kuşkuya
kapılıyorsunuz. (En’am Suresi, 2)
Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri
gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında
çökerler.) (A’raf Suresi, 34)
Hiç bir ümmet, kendi ecelini ne öne alabilir, ne
de onlar ertelenebilirler. (Hicr Suresi, 5)
Gökte ve yerde gizli olan hiç bir şey yoktur ki,
apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) olmasın. (Neml Suresi, 75)
Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana
gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta
(yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır. (Hadid Suresi, 22)
Eğer Rabbinden geçmiş bir söz ve adı konulmuş
(belirlenmiş) bir süre (ecel) olmasaydı muhakkak (yıkım azabı) kaçınılmaz
olurdu. (Taha Suresi, 129)
İnsanlar, tek bir ümmetten başka değildi; sonra
anlaşmazlığa düştüler. Eğer Rabbinden geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı,
anlaşmazlığa düştükleri şey konusunda mutlaka aralarında hüküm verilmiş olurdu.
(Yunus Suresi, 19)
De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında,
bize kesinlikle hiç bir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve mü’minler
yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” (Tevbe Suresi, 51)
Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O’ndan
başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse, O’nun bol
fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir.
O, bağışlayandır, esirgeyendir. (Yunus Suresi, 107)
“Eğer Allah sizi azdırmayı dilemişse, ben size
öğüt vermek istesem de, öğüdümün size yararı olmaz. O sizin Rabbinizdir ve O’na
döndürüleceksiniz.” (Hud Suresi, 34)
Ümmetlerden hiçbiri, kendisine tesbit edilmiş
eceli ne öne alabilir, ne erteleyebilir. (Mü’minun Suresi, 43)
Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer; seçim
onlara ait değildir. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir, yücedir.
(Kasas Suresi, 68)
|