2k4b
2k4b- Hud’un
Daveti
Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u
(gönderdik). O dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka
tanrınız yoktur. Hâla sakınmayacak mısınız?" (A’raf: 7/65)
Kavminden ileri gelen kafirler
dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve gerçekten
seni yalancılardan sanıyoruz. (A’raf: 7/66)
"Ey kavmim! dedi, ben beyinsiz
değilim; fakat ben âlemlerin Rabbinin gönderdiği bir elçiyim. (A’raf: 7/67)
Size Rabbimin vahyettiklerini
duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm. (A’raf: 7/68)
Sizi uyarmak için içinizden bir
adam vasıtasıyla Rabbinizden size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı?
Düşünün ki O sizi, Nuh kavminden sonra onların yerine getirdi ve yaratılışta
sizi onlardan üstün kıldı. O halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa
eresiniz." (A’raf: 7/69)
Dediler ki: Sen bize tek
Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi
geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir. (A’raf:
7/70)
(Hûd) dedi ki: "Üzerinize
Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında Allah'ın hiçbir delil
indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler hususunda benimle
tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle beraber
bekleyenlerdenim!" (A’raf: 7/71)
Onu ve onunla beraber olanları
rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü
kestik. (A’raf: 7/72)
Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u
(gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka
tanrınız yoktur. Siz yalan uyduranlardan başkası değilsiniz. (Hud: 11/50)
Ey kavmim! Ben, ona
(peygamberliğe) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni
yaratandan başkasına ait değildir. Hâla aklınızı kullanmıyor musunuz? (Hud:
11/51)
Ey kavmim! Rabbinizden bağış
dileyin; sonra da O'na tevbe edin ki, üzerinize göğü (yağmuru) bol bol göndersin
ve kuvvetinize kuvvet katsın. Günah işleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin. (Hud:
11/52)
Dediler ki: Ey Hûd! Sen bize
açık bir mucize getirmedin, biz de senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz
ve biz sana iman edecek de değiliz. (Hud: 11/53)
Biz "Tanrılarımızdan biri seni
fena çarpmış!" demekten başka bir söz söylemeyiz! (Hûd) dedi ki: "Ben Allah'ı
şahit tutuyorum; siz de şahit olun ki ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım."
(Hud: 11/54)
"O'ndan başka (taptıklarınızın
hepsinden uzağım). Haydi hepiniz bana tuzak kurun; sonra da bana mühlet
vermeyin!" (Hud: 11/55)
"Ben, benim de Rabbim, sizin de
Rabbiniz olan Allah'a dayandım. Çünkü yürüyen hiçbir varlık yoktur ki, O, onun
perçeminden tutmuş olmasın. Şüphesiz Rabbim dosdoğru yoldadır." (Hud: 11/56)
"Eğer yüz çevirirseniz şüphesiz
ki benimle size gönderileni size bildirdim. Rabbim (dilerse) sizden başka bir
kavmi yerinize getirir de O'na hiçbir zarar veremezsiniz. Çünkü benim Rabbim her
şeyi gözetendir." (Hud: 11/57)
Onlar arasından kendilerine:
"Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hâla Allah'tan
korkmaz mısınız?" (mesajını ileten) bir peygamber gönderdik. (Mü’minun: 23/32)
Kardeşleri Hûd onlara şöyle
demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? (Şuara: 26/124)
Bilin ki, ben size gönderilmiş
güvenilir bir elçiyim. (Şuara: 26/125)
Artık Allah'a karşı gelmekten
sakının ve bana itaat edin. (Şuara: 26/126)
Buna karşı sizden hiçbir ücret
istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. (Şuara:
26/127)
Artık Allah'tan korkun ve bana
itaat edin. (Şuara: 26/131)
Bildiğiniz şeyleri size veren.
size davarlar, oğullar, bağlar, pınarlar ihsan eden (Allah'a karşı gelmek) den
sakının. (Şuara: 26/132-134)
Doğrusu sizin hakkınızda
muazzam bir günün azabından endişe ediyorum. (Şuara: 26/135)
Âd kavminin kardeşini (Hûd'u)
an. Zira o, kendinden önce ve sonra uyarıcıların da gelip geçtiği Ahkaf
bölgesindeki kavmine: Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben sizin büyük bir
günün azabına uğramanızdan korkuyorum, demişti. (Ahkaf: 46/21)
Hûd da: Bilgi ancak Allah'ın
katındadır. Ben size, bana gönderilen şeyi duyuruyorum. Fakat sizin cahil bir
kavim olduğunuzu görüyorum, dedi. (Ahkaf: 46/23)
|