c7
c7- Hamd
c7a- Allah’ın
Hamde Layık Olması
Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a
mahsustur. (Fatiha: 1/2)
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve
aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. (Bunca âyet ve delillerden) sonra kafir
olanlar (hâla putları) Rab'leri ile denk tutuyorlar. (En’am: 6/1)
Böylece zulmeden toplumun kökü kesildi. Hamd,
âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. (En’am: 6/45)
Onların oradaki duası: "Allah'ım! Seni noksan
sıfatlardan tenzih ederiz!" (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça
söyledikleri ise "selam"dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, âlemlerin
Rabbi Allah'a mahsustur. (Yunus: 10/10)
"İhtiyar halimde bana İsmail'i ve İshak'ı
lütfeden Allah'a hamdolsun! Şüphesiz Rabbim duayı işitendir." (İbrahim: 14/39)
Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının
malı olmuş bir köle ile katımızdan kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve
açık olarak harcayan (hür) bir kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olurlar mı?
Doğrusu hamd Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler. (Nahl:
16/75)
Artık, Allah'ın size verdiği rızıktan helal ve
temiz olarak yeyin, eğer (gerçekten) yalnız Allah'a ibadet ediyorsanız, onun
nimetine şükredin. (Nahl: 16/114)
"Çocuk edinmeyen, hakimiyette ortağı bulunmayan,
âcizlikten ötürü bir dosta da ihtiyacı olmayan Allah'a hamdederim" de ve tekbir
getirerek O'nun şanını yücelt! (İsra: 17/111)
Hamd olsun Allah'a ki, O, (insanları) kendi
tarafından çetin bir azap ile ikaz etmek, iyi iş ve davranışlarda bulunan
müminlere, kendileri için, içinde ebedi kalacakları (cennette) güzel bir ecir
bulunduğunu müjdelemek ve "Allah evlat edindi" diyenleri de uyarmak için kuluna
(Muhammed'e), kendisinde hiçbir (tezat ve) eğrilik bulunmayan dosdoğru Kitab'ı
indirdi. (Kehf: 18/1-4)
Sen, yanındakilerle birlikte gemiye
yerleştiğinde: "Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun" de. (Mü’minun:
23/28)
Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a ilim
verdik. Onlar: Bizi, mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah'a hamd
olsun, dediler. (Neml: 27/15)
(Resûlüm!) De ki: Hamd olsun Allah'a, selam
olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı daha hayırlı, yoksa O'na koştukları
ortaklar mı? (Neml: 27/59)
Ve şöyle de: Hamd Allah'a mahsustur. O,
âyetlerini size gösterecek, siz de onları görüp tanıyacaksınız (ama artık
faydası olmayacaktır). Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir. (Neml: 27/93)
İşte O, Allah'tır. O'ndan başka tanrı yoktur.
Önünde de, sonunda da hamd O'nundur, hüküm O'nundur. Ve ancak O'na
döndürüleceksiniz. (Kasas: 28/70)
Andolsun ki onlara: "Gökten su indirip onunla
ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah"
derler. De ki: (Öyleyse) hamd da Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu
(söyledikleri üzerinde) düşünmezler. (Ankebut: 29/63)
Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı
vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde
Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur.
(Rum: 30/17-18)
Andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri kim
yarattı?" diye sorsan, mutlaka "Allah..." derler. De ki: (Öyleyse) övgü de
yalnız Allah'a mahsustur, ama onların çoğu bilmezler. (Lokman: 31/25)
Hamd, göklerde ve yerde bulunanların hepsinin
sahibi olan Allah'a mahsustur. Ahirette de hamd O'na mahsustur. O, hikmet
sahibidir, (her şeyden) haberi olandır. (Sebe: 34/1)
(Cennette şöyle) derler: Bizden tasayı gideren
Allah'a hamdolsun. Doğrusu Rabbimiz çok bağışlayan, çok nimet verendir. (Fatır:
35/34)
Âlemlerin Rabbi olan Allah'a da hamd olsun! (Saffat:
37/182)
Allah, çekişip duran birçok ortakların sahip
olduğu bir adam (köle) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak
verir. Bu ikisi eşit midir? Hamd Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu
bilmezler. (Zümer: 39/29)
Onlar: Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi,
dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna vâris kılan Allah'a hamdolsun.
İyi amelde bulunanların mükâfatı ne güzelmiş! derler. (Zümer: 39/74)
Melekleri görürsün ki, Rablerine hamd ile tesbih
ederek Arş'ın etrafını kuşatmışlardır. Artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve
''Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun" denilmiştir. (Zümer: 39/75)
Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde
bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler.
Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her
şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları
cehennem azabından koru! (derler). (Mü’min: 40/7)
Hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi bütün
âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. (Casiye: 45/36)
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih
eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadır. O her şeye kadirdir. (Teğabun: 64/1)
|