d12
d12- Musibet
Sırasında Dua
De ki: Ne dersiniz; size Allah'ın azabı gelse
veya o kıyamet gelip çatıverse size, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru
sözlü iseniz (söyleyin bakalım)! (En’am: 6/40)
Bilakis yalnız Allah'a yalvarırsınız. O da
(kaldırılması için) kendisine yalvardığınız belayı dilerse kaldırır; ve siz
ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz. (En’am: 6/41)
De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından
(tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak
"Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız" diye dua
edersiniz. (En’am: 6/63)
Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, ora
halkını, (peygambere baş kaldırdıklarından ötürü bize) yalvarıp yakarsınlar diye
mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır. (A’raf: 7/94)
Onlar: Biz zaten Rabbimize döneceğiz. Sen sadece
Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam
alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al,
dediler. (A’raf: 7/125-126)
Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Hatta siz
gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri tatlı bir rüzgârla alıp
götürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman, o gemiye şiddetli bir
fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre
kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah'a halis kılarak: "Andolsun eğer
bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız" diye Allah'a
yalvarırlar. (Yunus: 10/22)
Ve bizi rahmetinle o kafirler topluluğundan
kurtar!'' (Yunus: 10/86)
Denizde başınıza bir musibet geldiğinde, O'ndan
başka bütün yalvardıklarınız kaybolup gider. O sizi kurtarıp karaya
çıkardığında, (yine eski halinize) dönersiniz. İnsanoğlu çok nankördür. (İsra:
17/67)
O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve:
Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş
yolu hazırla! demişlerdi. (Kehf: 18/10)
Zünnûn'u da (Yunus'u da zikret). O öfkeli bir
halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti.
Nihayet karanlıklar içinde: "Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih
ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!" diye niyaz etti. (Enbiya: 21/87)
(Nuh), Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına karşı
bana yardım et! (Mü’minun: 23/26)
O peygamber: Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına
karşılık bana yardımcı ol! (Mü’minun: 23/39)
Nuh: Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla
suçladı. (Şuara: 26/117)
Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver.
Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar. (Şuara: 26/118)
Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, o
dolu geminin içinde (taşıyarak) kurtardık. (Şuara: 26/119)
Rabbim! Beni ve ailemi, onların
yapageldiklerinden (vebalinden) kurtar. (Şuara: 26/169)
(Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine
yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi
yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar da kıt
düşünüyorsunuz! (Neml: 27/62)
Musa: Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim (başıma
iş açtım). Beni bağışla dedi, Allah da onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı,
çok esirgeyici olan ancak O'dur. (Kasas: 28/16)
Musa korka korka, (etrafı) gözetleyerek oradan
çıktı. "Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar" dedi. (Kasas: 28/21)
Bunun üzerine Musa, onların yerine (davarlarını)
sulayıverdi. Sonra gölgeye çekildi ve: Rabbim! Doğrusu bana indirceğin her hayra
(lütfuna) muhtacım, dedi. (Kasas: 28/24)
Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir
musibet geldiğinde: Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de,
âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık! diyecek olmasalardı (seni
göndermezdik). (Kasas; 28/47)
Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has
kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sâlimen karaya çıkarınca,
bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar. (Ankebut: 29/65)
İnsanların başına bir sıkıntı gelince, Rablerine
yönelerek O'na yalvarırlar. Sonra Allah, katından onlara bir rahmet (nimet ve
bolluk) tattırınca, bakarsınız ki onlardan bir gurup yine Rablerine ortak
koşuyorlar. (Rum: 30/33)
Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı zaman,
dini tamamen Allah'a has kılarak (ihlasla) O'na yalvarırlar. Allah onları karaya
çıkararak kurtardığı vakit içlerinden bir kısmı orta yolu tutar. Zaten bizim
âyetlerimizi, ancak nankör hainler bilerek inkar eder. (Lokman: 31/32)
İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine
yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden
yalvarmış olduğunu unutur. Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar.
(Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen, muhakkak cehennem
ehlindensin! (Zümer: 39/8)
İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize yalvarır.
Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, "Bu bana ancak
bilgimden dolayı verilmiştir" der. Hayır o, bir imtihandır, fakat çokları
bilmezler. (Zümer: 39/49)
İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz
çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur. (Fussilet:
41/51)
Bunun üzerine (Musa): Bunlar suç işleyen bir
toplumdur, diye Rabbine arzetti. (Duhan: 44/22)
|