h
h- Duanın Kabulü
h1- Peygamberlerin
Duasının Kabulü
İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl
dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim:
Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun
üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip
parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine
çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu. (Bakara:
2/260)
Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler
ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi
tasdik edici, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı
müjdeler. (Ali İmran: 3/39)
Zekeriyya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana
bir alâmet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alâmet, insanlara, üç gün,
işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.
(Al-i İmran: 3/41)
Allah da şöyle buyurdu: Ben onu size şüphesiz
indireceğim; ama bundan sonra içinizden kim inkar ederse, kâinatta hiç bir
kimseye etmediğim azabı ona edeceğim! (Maide: 5/115)
(Allah): İkinizin de duası kabul olunmuştur. O
halde siz doğruluğa devam edin ve sakın o bilmezlerin yoluna gitmeyin! dedi.
(Yunus: 10/89)
Rabbi onun duasını kabul etti ve onların
hilesini ondan uzaklaştırdı. Çünkü O çok iyi işiten, pek iyi bilendir. (Yusuf:
12/34)
(Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana
bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık.
(Meryem: 19/7)
O: Rabbim! dedi, (çocuğum olacağına dair) bana
bir işaret ver. Allah: Sana işaret, sapasağlam olduğun halde üç gün insanlarla
konuşamamandır, buyurdu. (Meryem: 19/10)
Allah: Ey Musa! dedi, istediğin sana verildi. (Taha:
20/36)
Daha önce Nuh da dua etmiş, biz onun duasını
kabul etmiştik. Böylece, kendisini ve (iman eden) yakınlarını büyük sıkıntıdan
kurtarmıştık. (Enbiya: 21/76)
Onu, âyetlerimizi inkar eden kavimden koruduk.
Gerçekten onlar, fena bir kavim idi; bu yüzden topunu birden (suya) gömdük.
(Enbiya: 21/77)
Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve
kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde
dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla
birlikte bir mislini daha verdik. (Enbiya: 21/84)
Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu
kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız. (Enbiya: 21/88)
Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı
verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar (bütün
bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize
yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler. (Enbiya; 21/90)
Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, o
dolu geminin içinde (taşıyarak) kurtardık. (Şuara: 26/119)
Sonra da geri kalanları suda boğduk. (Şuara:
26/120)
Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık (Şuara:
26/170)
Ancak bir kocakarı müstesna. O, geride
kalanlardan (oldu). (Şuara: 26/171)
Sonra diğerlerini helâk ettik. (Şuara: 26/172)
Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki...
Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü! (Şuara: 26/173)
Allah buyurdu: Seni kardeşinle destekleyeceğiz
ve size öyle bir kudret vereceğiz ki, âyetlerimiz (mucize yardımlarımız)
sayesinde onlar size erişemiyecekler. Siz ve size tâbi olanlar üstün
geleceksiniz. (Kasas: 28/35)
Elçilerimiz İbrahim'e (iki oğul ihsan
edeceğimize dair) müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: Biz bu memleket halkını
helâk edeceğiz. Çünkü oranın halkı zalim kimselerdir. (Ankebut: 29/31)
(İbrahim) dedi ki: Ama orada Lût var! Şöyle
cevap verdiler: Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve
ailesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesna; o, (azapta) kalacaklar
arasındadır. (Ankebut: 29/32)
Elçilerimiz Lût'a gelince, Lût onlar hakkında
tasalandı ve (onları korumak için) ne yapacağını bilemedi. Ona: Korkma,
tasalanma! Çünkü biz seni de aileni de kurtaracağız. Yalnız, (azapta) kalacaklar
arasında bulunan karın müstesna, dediler. (Ankebut: 29/33)
"Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine,
yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz." (Ankebut:
29/34)
Andolsun, Nuh bize yalvarıp yakardı. Biz de
duayı ne güzel kabul ederiz! (Saffat: 37/75)
İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile
müjdeledik. (Saffat: 37/101)
Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık.
Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır. (Sad:
38/25)
Bunun üzerine biz de, istediği yere onun emriyle
kolayca giden rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir
halkalarla bağlı diğer yaratıkları onun emrine verdik. (Sad: 38/36-38)
"İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister
(elinde) tut; hesapsızdır" dedik. (Sad: 38/39)
Allah, o halde kullarımı geceleyin yola çıkar.
Çünkü takip edileceksiniz, buyurdu. (Duhan: 44/23)
Denizi açık halde bırak. Çünkü onlar boğulacak
bir ordudur. (Duhan: 44/24)
Biz de derhal nehir gibi devamlı akan bir su ile
göğün kapılarını açtık. (Kamer: 54/11)
Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık. (Her iki) su,
takdir edilmiş bir işin olması için birleşmişti. (Kamer: 54/12)
Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle
çakılmış gemiye bindirdik. (Kamer: 54/13)
Fakat ardından, Rabbi onu seçti (vahiy verdi) ve
onu salihlerden kıldı. (Kalem: 68/50)
|