a22
a22- Hikmet
Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden
senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları
temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince
yapan yalnız sensin. (Bakara: 2/129)
Nitekim kendi içinizden size
âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim
edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik. (Bakara: 2/151)
Kadınları boşadığınız ve onlar
da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun yahut
iyilikle bırakın. Fakat haksızlık ederek ve zarar vermek için onları nikâh
altında tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendine kötülük etmiş olur. Allah'ın
âyetlerini eğlenceye almayın. Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini, (size
verdiği hidayeti), size öğüt vermek üzere indirdiği Kitab'ı ve hikmeti
hatırlayın. Allah'tan korkun. Bilesiniz ki Allah, her şeyi bilir. (Bakara:
2/231)
Sonunda Allah'ın izniyle onları
yendiler. Davud da Câlût'u öldürdü. Allah ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet
verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmının
kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Lâkin
Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir. (Bakara: 2/251)
Allah hikmeti dilediğine verir.
Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri
düşünüp ibret alırlar. (Bakara: 2/269)
(Melekler, Meryem'e hitaben İsa
hakkında sözlerine devam ettiler:) Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i
öğretecek. (Al-i İmran: 3/48)
Hiçbir insanın, Allah'ın
kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara:
Allah'ı bırakıp bana kul olun! demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle demesi
gerekir): Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar
olunuz. (Al-i İmran: 3/79)
Hani Allah, peygamberlerden:
"Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir
peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış,
"Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde, "Kabul ettik" cevabını
vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte
şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu. (Al-i İmran: 3/81)
Andolsun ki içlerinden,
kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkardan) kendilerini
temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle
Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık
bir sapıklık içinde idiler. (Al-i İmran: 3/164)
Yoksa onlar, Allah'ın lütfundan
verdiği şeyler için insanlara haset mi ediyorlar? Oysa İbrahim soyuna Kitab'ı ve
hikmeti verdik ve onlara büyük bir hükümranlık bahşettik. (Nisa: 4/54)
Allah'ın sana lütfu ve
esirgemesi olmasaydı, onlardan bir güruh seni saptırmaya yeltenmişti. Onlar
yalnızca kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana
Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın lütfu sana
gerçekten büyük olmuştur. (Nisa: 4/113)
Allah o zaman şöyle diyecek:
"Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni
mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de
yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı (okuyup yazmayı),
hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir
şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine
benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Ölüleri benim
iznimle (hayata) çıkarıyordun. Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten)
engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman
içlerinden inkar edenler, "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir"
demişlerdi. (Maide: 5/110)
İşte onlar, kendilerine kitap,
hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Eğer onlar (kafirler) bunları
inkar ederse şüphesiz yerlerine bunları inkar etmeyecek bir toplum getiririz. (En’am:
6/89)
(Yusuf) erginlik çağına
erişince, ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik. İşte güzel
davrananları biz böyle mükâfatlandırırız. (Yusuf: 12/22)
(Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna
hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin,
kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi
bilir. (Nahl: 16/125)
Bir gece, kendisine
âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan,
çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan
münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir. (İsra: 17/1)
İşte bunlar, Rabbinin sana
vahyettiği hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilâh edinme; sonra kınanmış ve
(Allah'ın rahmetinden) uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın. (İsra: 17/39)
Lût'a gelince, ona da hüküm
(hakimlik, peygamberlik, hükümdarlık) ve ilim verdik; onu, çirkin işler yapmakta
olan memleketten kurtardık. Zira onlar (o memleketin halkı), gerçekten fena
işler yapan kötü bir kavimdi. (Enbiya: 21/74)
Böylece bunu (bu fetvayı)
Süleyman'a biz anlatmıştık. Biz, onların her birine hüküm (hükümdarlık,
peygamberlik) ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud'a boyun
eğdirdik. (Bunları) biz yapmaktayız. (Enbiya: 21/79)
Sizden korkunca da hemen
aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden
kıldı. (Şuara: 26/21)
Rabbim! Bana hikmet ver ve beni
iyiler arasına kat. (Şuara: 26/83)
Musa yiğitlik çağına erip
olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böylece
mükâfatlandırırız. (Kasas: 28/14)
Andolsun biz Lokman'a: Allah'a
şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur.
Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye
lâyıktır. (Lokman: 31/12)
Evlerinizde okunan Allah'ın
âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, her şeyin iç yüzünü bilendir
ve her şeyden haberi olandır. (Ahzab: 33/34)
Onun hükümranlığını
kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik. (Sad: 38/20)
İsa, açık delillerle geldiği
zaman demişti ki: Ben size hikmet getirdim ve ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir
kısmını size açıklamak için geldim. Öyleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
(Zuhruf: 43/63)
Andolsun ki biz,
İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik. Onları güzel rızıklarla
besledik ve onları dünyalara üstün kıldık. (Casiye: 45/16)
Bu büyük bir hikmettir. Fakat
(yüz çevirene) uyarılar ne fayda verir! (Kamer: 54/5)
Çünkü ümmîlere içlerinden,
kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti
öğreten bir peygamber gönderen O'dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık
içindeydiler. (Cuma: 62/2)
|