b
b- Namazın Hükmü
b1- Namazın Farz
Oluşu
Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz
için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah,
yapmakta olduklarınızı noksansız görür. (Bakara: 2/110)
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına
çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret
gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını
gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve
kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman
sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte
doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır! (Bakara:
2/177)
İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât
verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur,
onlar üzüntü de çekmezler. (Bakara: 2/277)
Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız
üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru
kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır. (Nisa: 4/103)
Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve
müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı
kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte
onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz. (Nisa: 4/162)
Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz
almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara
şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir,
peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz
(ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin
günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım.
Bundan sonra sizden kim inkar yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur. (Maide:
5/12)
"Namazı dosdoğru kılın ve Allah'tan korkun"
(diye de emredildik). O, huzuruna varıp toplanacağınız Allah'tır. (En’am: 6/72)
Bu (Kur'an), Ümmü'l-kurâ (Mekke) ve
çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri
doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Ahirete inananlar buna da inanırlar ve onlar
namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler. (En’am: 6/92)
De ki: Rabbim adaleti emretti. Her secde
ettiğinizde yüzlerinizi O'na çevirin ve dini yalnız Allah'a has kılarak O'na
yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz. (A’raf: 7/29)
Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine
rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir. (Enfal: 8/3)
Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât
verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme
âyetlerimizi böyle açıklıyoruz. (Tevbe: 9/11)
Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret
gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından
korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar
bunlardır. (Tevbe: 9/18)
Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin
velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru
kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah
rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir. (Tevbe: 9/71)
Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek
sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve
açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir.
İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır. (Ra’d: 13/22)
İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru
kılsınlar, kendisinde ne alış-veriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden
önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli açık harcasınlar.
(İbrahim: 14/31)
"Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru
kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin)
yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir
kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver!
Umulur ki bu nimetlere şükrederler." (İbrahim: 14/37)
"Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı
devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!" (İbrahim: 14/40)
Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam
et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç,
takvâ iledir. (Taha: 20/132)
Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O,
sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in
dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit
olmanız için O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur'an'da)
size "müslümanlar" adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah'a
sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır. Ne güzel mevladır, ne güzel yardımcıdır!
(Hacc: 22/78)
Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber'e itaat
edin ki merhamet göresiniz. (Nur: 24/56)
Hepiniz O'na yönelerek O'na karşı gelmekten
sakının, namazı kılın; müşriklerden olmayın. (Rum: 30/31)
Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde
olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne
itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz
yapmak istiyor. (Ahzab: 33/33)
Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar
vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre
artık namazı kılın, zekâtı verin‚ Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Allah
yaptıklarınızdan haberdardır. (Mücadele: 58/13)
|