b
b- Zekatın Hükmü
b1- Zekatın Farz
Oluşu
Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz
için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah,
yapmakta olduklarınızı noksansız görür. (Bakara: 2/110)
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına
çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret
gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını
gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve
kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman
sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte
doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır! (Bakara:
2/177)
Allah'ın, kereminden kendilerine verdiklerini
(infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır;
tersine bu onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde
boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah bütün
yaptıklarınızdan haberdardır. (Al-i İmran: 3/180)
Bunlar cimrilik eden ve insanlara da cimriliği
tavsiye eden, Allah'ın kendilerine lütfundan verdiğini gizleyen kimselerdir.
Biz, kafirler için alçaltıcı bir azap hazırladık. (Nisa: 4/37)
Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz
almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara
şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir,
peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz
(ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin
günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım.
Bundan sonra sizden kim inkar yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur. (Maide:
5/12)
Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır,
Resûlüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı
kılar, zekâtı verirler. (Maide: 5/55)
Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri
çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve
narları yaratan O'dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip
toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin;
çünkü Allah israf edenleri sevmez. (En’am: 6/141)
Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde
öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde
oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse
artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir. (Tevbe: 9/5)
Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât
verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme
âyetlerimizi böyle açıklıyoruz. (Tevbe: 9/11)
Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret
gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından
korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar
bunlardır. (Tevbe: 9/18)
Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve
rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları)
Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda
harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele! (Tevbe: 9/34)
Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin
velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru
kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah
rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir. (Tevbe: 9/71)
Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O,
sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in
dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit
olmanız için O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur'an'da)
size "müslümanlar" adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah'a
sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır. Ne güzel mevladır, ne güzel yardımcıdır!
(Hacc: 22/78)
Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde
olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne
itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz
yapmak istiyor. (Ahzab: 33/33)
Onlar zekâtı vermezler; ahireti inkar edenler de
onlardır. (Fussilet: 41/7)
Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar
vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre
artık namazı kılın, zekâtı verin‚ Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Allah
yaptıklarınızdan haberdardır. (Mücadele: 58/13)
Mallarında, isteyene ve (isteyemediği için)
mahrum kalmışa belli bir hak tanıyanlar; (Mearic: 70/24-25)
|