b4
b4- Zekatın
Mükafatı Ve Fazileti
İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât
verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur,
onlar üzüntü de çekmezler. (Bakara: 2/277)
Bize, bu dünyada da iyilik yaz ahirette de.
Şüphesiz biz sana döndük." Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabıma
uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve
âyetlerimize inananlara yazacağım. (A’raf: 7/156)
Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde
öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde
oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse
artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir. (Beyyine: 9/5)
Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât
verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme
âyetlerimizi böyle açıklıyoruz. (Tevbe: 9/11)
Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret
gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından
korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar
bunlardır. (Tevbe: 9/18)
Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin
velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru
kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah
rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir. (Tevbe: 9/71)
Onlar ki, zekâtı verirler; (Mü’minun: 23/4)
İşte, asıl bunlar vâris olacaklardır; (Mü’minun:
23/10)
(Evet) Firdevs'e vâris olan bu kimseler, orada
ebedi kalıcıdırlar. (Mü’minun: 23/11)
Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini
Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır.
Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. (Nur:
24/37)
Çünkü (o günde) Allah, onları yaptıklarının en
güzeli ile mükâfatlandıracak ve lütfundan onlara fazlasıyla verecektir. Allah,
dilediğini hesapsız rızıklandırır. (Nur: 24/38)
Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber'e itaat
edin ki merhamet göresiniz. (Nur: 24/56)
O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa
hakkını ver. Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar
kurtuluşa erenlerdir. (Rum: 30/38)
İnsanların mallarında artış olsun diye
verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah'ın rızasını isteyerek
verdiğiniz zekâta gelince, işte zekâtı veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını
ve mallarını) kat kat arttıranlardır. (Rum: 30/39)
İşte onlar, Rableri tarafından gösterilmiş doğru
yol üzeredirler ve onlar kurtuluşa erenlerdir. (Lokman: 31/5)
Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin
erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden
kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden
kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve
sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını
koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler
ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir
mükâfat hazırlamıştır. (Ahzab: 33/35)
De ki: Rabbim, kullarından dilediğine bol rızık
verir ve (dilediğinden de) kısar. Siz hayıra ne harcarsanız, Allah onun yerine
başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. (Sebe: 34/39)
Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve
kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfedenler, asla
zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler. (Fatır: 35/29)
Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler
ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine
verdiğimiz rızıktan da harcarlar. (Şura: 42/38)
Eğer onları (tamamını) isteseydi ve sizi
zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve bu da sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
(Muhammed: 47/37)
Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak
vardı. (Zariyat: 51/19)
Sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara
ve Allah'a güzel bir ödünç verenlere, verdiklerinin karşılığı kat kat ödenir ve
onlara değerli bir mükâfat vardır. (Hadid: 57/18)
(Resûlüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın
kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle)
geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını)
Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye)
ölçüp biçen ancak Allah'tır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi
bağışladı. Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki,
içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan (rızık) aramak
üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda
çarpışacaklardır. O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın,
zekâtı verin, Allah'a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada
iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve
mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok
bağışlayıcı, çok esirgeyicidir. (Müzzemmil: 73/20)
Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de
tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız (onda başarılı kılarız). (Leyl:
92/5-7)
Temizlenmek üzere malını hayra veren iyiler
ondan (ateşten) uzak tutulur. (Leyl: 92/17-18)
|