a15
a15- Takva
a15a- Takvanın
Fazileti
Eğer iman edip kendilerini
kötülükten korusalardı, şüphesiz, Allah tarafından verilecek sevap daha hayırlı
olacaktı. Keşke bunları anlasalardı! (Bakara: 2/103)
Sana, hilâl şeklinde yeni doğan
ayları sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ve özellikle hac için vakit ölçüleridir.
İyi davranış, asla evlere arkalarından gelip girmeniz değildir. Lâkin iyi
davranış, korunan (ve ölçülü giden) kimsenin davranışıdır. Evlere kapılarından
girin, Allah'tan korkun, umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Bakara: 2/189)
Hac, bilinen aylardadır. Kim o
aylarda hacca niyet ederse (ihramını giyerse), hac esnasında kadına yaklaşmak,
günah sayılan davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz
Allah onu bilir. (Ey müminler! Ahiret için) azık edinin. Bilin ki azığın en
hayırlısı takvadır. Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhalefetten) sakının.
(Bakara: 2/197)
Sayılı günlerde (eyyam-ı
teşrikte telbiye ve tekbir getirerek) Allah'ı anın. Kim iki gün içinde acele
edip (Mina'dan Mekke'ye) dönmek isterse, ona günah yoktur, kim geri kalırsa ona
da günah yoktur. Bunlar günahtan sakınanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin
ki hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksınız. (Bakara: 2/203)
Yeminlerinizden dolayı Allah'ı
(O'nun adını), iyilik etmenize, O'ndan sakınmanıza ve insanların arasını
düzeltmenize engel kılmayın. Allah işitir ve bilir. (Bakara: 2/224)
(Resûlüm!) De ki: Size
bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri için Rableri yanında,
altlarından ırmaklar akan, ebediyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve
(hepsinin üstünde) Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür.
(Al-i İmran: 3/15)
Hayır! (Gerçek onların dediği
değil.) Her kim sözünü yerine getirir ve kötülükten sakınırsa, bilsin ki Allah
sakınanları sever. (Al-i İmran: 3/76)
Size bir iyilik dokunsa, bu
onları tasalandırır; başınıza bir musibet gelse, buna da sevinirler. Eğer
sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Şüphesiz
Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır. (Al-i İmran: 3/120)
Andolsun, sizler güçsüz
olduğunuz halde Allah, Bedir'de de size yardım etmişti. Öyle ise, Allah'tan
sakının ki O'na şükretmiş olasınız. (Al-i İmran: 3/123)
Rabbinizin bağışına ve takvâ
sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete
koşun! (Al-i İmran: 3/133)
Yara aldıktan sonra yine
Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına uyanlar (özellikle) bunların içlerinden
iyilik yapanlar ve takvâ sahibi olanlar için pek büyük bir mükâfat vardır. (Al-i
İmran: 3/172)
Allah, müminleri (şu)
bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır.
Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah,
elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin.
Eğer iman eder, takvâ sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.
(Al-i İmran: 3/179)
Andolsun ki, mallarınız ve
canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap
verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder
ve takvâ gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidir.
(Al-i İmran: 3/186)
Fakat Rablerine karşı gelmekten
sakınanlar için, Allah tarafından bir ikram olarak, altlarından ırmaklar akan,
ebedi olarak kalacakları cennetler vardır. İyi kişiler için Allah katındaki (ni
metler) daha hayırlıdır. (Al-i İmran: 3/198)
Ey iman edenler! Sabredin;
(düşman karşısında) sebat gösterin; (cihad için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve
Allah'tan korkun ki başarıya erişebilesiniz. (Al-i İmran: 3/200)
Kendilerine, ''ellerinizi
savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin'', denilen kimseleri görmedin mi?
Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar
gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da
"Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha
bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?" dediler. Onlara de ki: "Dünya
menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl
payı kadar haksızlık edilmez. (Nisa: 4/77)
Eğer bir kadın kocasının
geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında
bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten
nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız
şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisa: 4/28)
Eğer bir kadın kocasının
geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında
bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten
nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız
şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisa: 4/128)
Üzerine düşüp uğraşsanız da
kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen
kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir,
günahtan sakınırsanız Allah şüphesiz çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Nisa:
4/129)
Ey iman edenler! Allah'tan
korkun. O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.
(Maide: 5/35)
Eğer ehl-i kitap iman edip
(kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları
nimeti bol cennetlere sokardık. (Maide: 5/65)
İman eden ve iyi işler
yapanlara, hakkıyla sakınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine
hakkıyla sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyla sakınıp yaptıklarını,
ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce)
tattıklarından dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi
amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever. (Maide: 5/93)
De ki: Pis ve kötü ile temiz ve
iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de
(bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa
eresiniz. (Maide: 5/100)
İşte bu (Kur'an), bizim
indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size
merhamet edilsin. (En’am: 6/155)
Ey Âdem oğulları! Size ayıp
yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takvâ elbisesi... İşte o
daha hayırlıdır. Bunlar Allah'ın âyetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar
(diye onları indirdi). (A’raf: 7/26)
Ey Âdem oğulları! Size kendi
içinizden âyetlerimi anlatack peygamberler gelir de kim (onlara karşı gelmekten)
sakınır ve kendini ıslah ederse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
(A’raf: 7/35)
O (peygamberlerin gönderildiği)
ülkelerin halkı inansalar ve (günahtan) sakınsalardı, elbette onların üstüne
gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık, fakat yalanladılar, biz de
ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik. (A’raf: 7/96)
Bize, bu dünyada da iyilik yaz
ahirette de. Şüphesiz biz sana döndük." Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu
azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı
verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım. (A’raf: 7/156)
Onların ardından da (âyetleri
tahrif karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız,
diyerek Kitab'a vâris olan birtakım kötü kimseler geldi. Onlara, ona benzer bir
menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki, Kitap'ta Allah hakkında gerçekten başka
bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar
Kitap'takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır.
Hâla aklınız ermiyor mu? (A’raf: 7/169)
Takvâya erenler var ya, onlara
şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah'ın emir ve yasaklarını)
hatırlayıp hemen gerçeği görürler. (A’raf: 7/201)
Ey iman edenler! Eğer Allah'tan
korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış verir, suçlarınızı
örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir. (Enfal: 8/29)
Ancak kendileriyle antlaşma
yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik
bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün)
dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız. Allah
(haksızlıktan) sakınanları sever. (Tevbe: 9/4)
Mescid-i Haram'ın yanında
kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü
yanında nasıl (muteber) bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları
müddetçe siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah (ahdi bozmaktan) sakınanları
sever. (Tevbe: 9/7)
Gökleri ve yeri yarattığı günde
Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü
haram aylardır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı
çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün
savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah
(kötülükten) sakınanlarla beraberdir. (Tevbe: 9/36)
Onun içinde asla namaz kılma!
İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman
elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok
temizlenenleri sever. (Tevbe: 9/108)
İman edip de (kötülüklerden)
sakınanlar için ahiret mükâfatı daha hayırlıdır. (Yusuf: 12/57)
Yoksa sen, gerçekten Yusuf
musun? dediler. O da: (Evet) ben Yusuf'um, bu da kardeşim. (Birbirimize
kavuşmayı) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse,
şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez, dedi. (Yusuf: 12/90)
Senden önce de ancak şehirler
halkından kendilerine vahyettiğimiz kişiler gönderdik. (Kafirler) yeryüzünde hiç
gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler!
Sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha iyidir. Hâla aklınızı kullanmıyor
musunuz? (Yusuf: 12/109)
(O yurt,) girecekleri,
zemininden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Onlar için orada kendilerine
diledikleri her şey vardır. İşte Allah, takvâ sahiplerini böyle mükâfatlandırır.
(Nahl: 16/31)
Çünkü Allah, (kötülükten)
sakınanlar ve güzel amel edenlerle beraberdir. (Nahl: 16/128)
Kullarımızdan, takvâ sahibi
kimselere verdiğimiz cennet işte budur. (Meryem: 19/63)
Her kim Allah'a ve Resûlüne
itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar mutluluğa
erenlerdir. (Nur: 24/52)
İman edip Allah'a karşı
gelmekten sakınanları ise kurtardık. (Neml: 27/53)
Onlara, yapmakta olduğunuz ve
yapıp arkada bıraktığınız işlerde Allah'tan korkun; umulur ki size merhamet
olunur, denildiğinde (aldırmazlar). (Yasin: 36/45)
Allah, takvâ sahiplerini
kurtuluşa erdirir. Onlara hiçbir fenalık dokunmaz. Onlar mahzun da olmazlar.
(Zümer: 39/61)
Rablerine karşı gelmekten
sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da kapıları
açıldığında bekçileri onlara: Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedi kalmak
üzere girin buraya, derler. (Zümer: 39/73)
O gün, Allah'a karşı gelmekten
sakınanlar dışında, dost olanlar (bile) birbirlerine düşman kesilirler. (Zuhruf:
43/67)
Ey insanlar! Doğrusu biz sizi
bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere
ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en
çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. (Hucurat:
49/13)
İddet müddetlerini
doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun
veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de
şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe
inananlara verilen öğüttür. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu
ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona
yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü
koymuştur. (Talak: 65/2-3)
Kadınlarınız içinden âdetten
kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların
bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini
bırakmaları (doğum yapmaları) dır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bir
kolaylık verir. (Talak: 65/4)
İşte bu, Allah'ın size
indirdiği buyruğudur. Kim Allah'tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve
onun mükâfatını arttırır. (Talak: 65/5)
Artık kim verir ve sakınırsa,
en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız (onda başarılı
kılarız). (Leyl: 92/5-7)
|