a15c
a15c- Takvaya
Teşvik
Elinizdekini (Tevrat'ın aslını)
tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin. Sakın onu inkar edenlerin
ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim
azabımdan) korkun. (Bakara: 2/41)
Öyle bir günden korkun ki, o
günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah
izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da
yapılmaz. (Bakara: 2/48)
Haram ay haram aya karşılıktır.
Hürmetler (dokunulmazlıklar) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa siz de ona
misilleme olacak kadar saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah müttakîlerle
beraberdir. (Bakara: 2/194)
Haccı ve umreyi Allah için tam
yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban,
yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa
yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere
fidye gerekir. (Hac yolculuğu için) emin olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar
umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban
kesmeyen kimse hac günlerinde üç, memleketine döndüğü zaman yedi olmak üzere
oruç tutar ki, hepsi tam on gündür. Bu söylenenler, ailesi Mescid-i Haram
civarında oturmayanlar içindir. Allah'tan korkun. Biliniz ki Allah'ın vereceği
ceza ağırdır. (Bakara: 2/196)
Hac, bilinen aylardadır. Kim o
aylarda hacca niyet ederse (ihramını giyerse), hac esnasında kadına yaklaşmak,
günah sayılan davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz
Allah onu bilir. (Ey müminler! Ahiret için) azık edinin. Bilin ki azığın en
hayırlısı takvadır. Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhalefetten) sakının.
(Bakara: 2/197)
Sayılı günlerde (eyyam-ı
teşrikte telbiye ve tekbir getirerek) Allah'ı anın. Kim iki gün içinde acele
edip (Mina'dan Mekke'ye) dönmek isterse, ona günah yoktur, kim geri kalırsa ona
da günah yoktur. Bunlar günahtan sakınanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin
ki hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksınız. (Bakara: 2/203)
Kadınlarınız sizin için bir
tarladır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için önceden (uygun
davranışlarla) hazırlık yapın. Allah'tan korkun, biliniz ki siz O'na
kavuşacaksınız. (Yâ Muhammed!) Müminleri müjdele! (Bakara: 2/223)
Kadınları boşadığınız ve onlar
da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun yahut
iyilikle bırakın. Fakat haksızlık ederek ve zarar vermek için onları nikâh
altında tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendine kötülük etmiş olur. Allah'ın
âyetlerini eğlenceye almayın. Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini, (size
verdiği hidayeti), size öğüt vermek üzere indirdiği Kitab'ı ve hikmeti
hatırlayın. Allah'tan korkun. Bilesiniz ki Allah, her şeyi bilir. (Bakara:
2/231)
Emzirmeyi tamamlatmak isteyen
(baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların örfe uygun
olarak beslenmesi ve giyimi baba tarafına aittir. Bir insan ancak gücü
yettiğinden sorumlu tutulur. Hiçbir anne, çocuğu sebebiyle, hiçbir baba da
çocuğu yüzünden zarara uğratılmamalıdır. Onun benzeri (nafaka temini) vâris
üzerine de gerekir. Eğer ana ve baba birbiriyle görüşerek ve karşılıklı
anlaşarak çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur.
Çocuklarınızı (süt anne tutup) emzirtmek istediğiniz takdirde, süt anneye
vermekte olduğunuzu iyilikle teslim etmeniz şartıyla, üzerinize günah yoktur.
Allah'tan korkun. Bilin ki Allah, yapmakta olduklarınızı görür. (Bakara: 2/233)
Boşanmış kadınların, hakkaniyet
ölçülerinde (kocalarından) menfaat sağlamak haklarıdır; bu, Allah korkusu
taşıyanlar üzerine bir borçtur. (Bakara: 2/241)
Ey iman edenler! Allah'tan
korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terkedin.
(Bakara: 2/278)
Allah'a döndürüleceğiniz, sonra
da herkese hak ettiğinin eksiksiz verileceği ve kimsenin haksızlığa
uğratılmayacağı bir günden sakının. (Bakara: 2/281)
Ey iman edenler! Belirlenmiş
bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir kâtip onu aranızda
adaletle yazsın. Hiçbir kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri
durmasın; (her şeyi olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da
yazdırsın, Rabbinden korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın. Şayet borçlu
sefih veya aklı zayıf veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi
adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek
bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa
diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun). Çağırıldıkları vakit
şahitler gelmemezlik etmesin. Büyük veya küçük, vadesine kadar hiçbir şeyi
yazmaktan sakın üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah nezdinde daha adaletli, şehadet
için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Ancak aranızda yapıp
bitirdiğiniz peşin bir ticaret olursa, bu durum farklıdır. Bu durumda onu
yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. (Genellikle) alış-veriş yaptığınızda
şahit tutun. Ne yazan, ne de şahit zarara uğratılsın. Eğer bunu yaparsanız
(zarar verirseniz) şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah'tan
korkun. Allah size gerekli olanı öğretiyor. Allah her şeyi bilmektedir. (Bakara:
2/282)
Yolculukta olur da, yazacak
kimse bulamazsanız (borca karşılık) alınmış bir rehin de yeterlidir. Birbirinize
bir emanet bırakırsanız, emanet bırakılan kimse emaneti sahibine versin ve (bu
hususta) Rabbi olan Allah'tan korksun. Şahitliği, bildiklerinizi gizlemeyin. Kim
onu gizlerse, bilsin ki onun kalbi günahkârdır. Allah yapmakta olduklarınızı
bilir. (Bakara: 2/283)
Benden önce gelen Tevrat'ı
doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helal kılmam için
gönderildim. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. O halde Allah'tan korkun,
bana da itaat edin. (Al-i İmran: 3/50)
Ey iman edenler! Allah'tan,
O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin. (Al-i İmran:
3/102)
Andolsun, sizler güçsüz
olduğunuz halde Allah, Bedir'de de size yardım etmişti. Öyle ise, Allah'tan
sakının ki O'na şükretmiş olasınız. (Al-i İmran: 3/123)
Evet, siz sabır gösterir ve
Allah'tan sakınırsanız, onlar (düşmanlarınız) hemen şu anda üzerinize gelseler,
Rabbiniz, nişanlı beş bin melekle sizi takviye eder. (Al-i İmran: 3/125)
Ey iman edenler! Kat kat
arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz. (Al-i
İmran: 3/130)
Ey iman edenler! Sabredin;
(düşman karşısında) sebat gösterin; (cihad için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve
Allah'tan korkun ki başarıya erişebilesiniz. (Al-i İmran: 3/200)
Ey insanlar! Sizi bir tek
nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve
kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden
dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de
sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. (Nisa: 4/1)
Geriye eli ermez, gücü yetmez
çocuklar bıraktıkları takdirde (halleri ne olur) diye korkacak olanlar
(yetimlere haksızlık etmekten) korkup titresinler; Allah'tan sakınsınlar ve
doğru söz söylesinler. (Nisa: 4/9)
Eğer bir kadın kocasının
geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında
bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayırlıdır. Zaten
nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız
şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisa: 4/128)
Üzerine düşüp uğraşsanız da
kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen
kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir,
günahtan sakınırsanız Allah şüphesiz çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Nisa:
4/129)
Göklerde ve yerde ne varsa
hepsi Allah'ındır. Sizden önce kendilerine Kitap verilenlere ve size "Allah'tan
korkun" diye emrettik. Eğer inkar ederseniz biliniz ki göklerde ve yerde ne
varsa hepsi Allah'ındır. Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle övgüye lâyıktır.
(Nisa: 4/131)
Ey iman edenler! Allah'ın
(koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah'a hediye edilmiş) kurbana,
(ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a
yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca
avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı
beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından)
sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın.
Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir. (Maide: 5/2)
Kendileri için nelerin helal
kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helal
kılınmıştır. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz
hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın
(besmele çekin). Allah'tan korkun. Allah'ın hesabı pek çabuktur. (Maide: 5/4)
Allah'ın size olan nimetini,
"Duyduk ve kabul ettik" dediğiniz zaman sizi bununla bağladığı (O'na verdiğiniz)
sözü hatırlayın ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, kalblerin içindekini
bilmektedir. (Maide: 5/7)
Ey iman edenler! Allah için
hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa
duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah
korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah
yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir. (Maide: 5/8)
Ey iman edenler! Allah'ın size
olan nimetini unutmayın; hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de
Allah, onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkun ve müminler yalnızca
Allah'a güvensinler. (Maide: 5/11)
Ey iman edenler! Allah'tan
korkun. O'na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.
(Maide: 5/35)
Ey iman edenler! Sizden önce
kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve
kafirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz. (Maide: 5/57)
Allah'ın size helal ve temiz
olarak verdiği rızıklardan yeyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah'tan
korkun. (Maide: 5/88)
İman eden ve iyi işler
yapanlara, hakkıyla sakınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine
hakkıyla sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyla sakınıp yaptıklarını,
ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce)
tattıklarından dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi
amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever. (Maide: 5/93)
Hem size hem de yolculara fayda
olmak üzere (faydalanmanız için) deniz avı yapmak ve onu yemek size helal
kılındı. İhramlı olduğunuz müddetçe kara avı size haram kılındı. Huzuruna
toplanacağınız Allah'tan korkun. (Maide: 5/96)
De ki: Pis ve kötü ile temiz ve
iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de
(bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa
eresiniz. (Maide: 5/100)
Bu (usul), şahitliği gerektiği
şekilde yapmaya, yahut yeminlerinden sonra, yeminlerin (mirasçılar tarafından)
reddedilmesinden korkmalarına (çekinmelerine çare olarak) daha uygundur.
Allah'tan korkun ve (O'nu) dinleyin. Allah, yoldan çıkmışlar topluluğuna
rehberlik etmez. (Maide: 5/108)
Hani havârîler "Ey Meryem oğlu
İsa, Rabbin bize gökten, donatılmış bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O,
"Îman etmiş kimseler iseniz Allah'tan korkun" cevabını vermişti. (Maide: 5/112)
Rablerinin huzurunda
toplanacaklarından korkanları onunla (Kur'an ile) uyar. Onlar için Rablerinden
başka ne bir dost, ne de bir aracı vardır; belki sakınırlar. (En’am: 6/51)
Takvâ sahiplerine,
inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki korunurlar
diye hatırlatmak gerekir. (En’am: 6/69)
"Namazı dosdoğru kılın ve
Allah'tan korkun" (diye de emredildik). O, huzuruna varıp toplanacağınız
Allah'tır. (En’am: 6/72)
Şüphesiz bu, benim dosdoğru
yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın
yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti. (En’am: 6/153)
İşte bu (Kur'an), bizim
indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size
merhamet edilsin. (En’am: 6/155)
Musa kavmine dedi ki:
"Allah'tan yardım isteyin ve sabredin. Şüphesiz ki yeryüzü Allah'ındır.
Kullarından dilediğini ona vâris kılar. Sonuç (Allah'tan korkup günahtan)
sakınanlarındır." (A’raf: 7/128)
Sana savaş ganimetlerini
soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek)
müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat
edin. (Enfal: 8/1)
Artık elde ettiğiniz ganimetten
helal ve temiz olarak yeyin. ve Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah bağışlayan,
merhamet edendir. (Enfal: 8/69)
Ey iman edenler! Allah'tan
korkun ve doğrularla beraber olun. (Tevbe: 9/119)
Ey insanlar! Rabbinizden
korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir! (Hacc: 22/1)
Hepiniz O'na yönelerek O'na
karşı gelmekten sakının, namazı kılın; müşriklerden olmayın. (Rum: 30/31)
Onlara (Peygamber'in
hanımlarına) babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız
kardeşlerinin oğulları, kadınları (mümin kadınlar) ve ellerinin altında bulunan
cariyelerinden dolayı bir günah yoktur. (Ey Peygamber hanımları!) Allah'tan
korkun; şüphesiz Allah, her şeye şahittir. (Ahzab: 33/55)
Ey iman edenler! Allah'tan
korkun ve doğru söz söyleyin. (Ahzab: 33/70)
Onlara, yapmakta olduğunuz ve
yapıp arkada bıraktığınız işlerde Allah'tan korkun; umulur ki size merhamet
olunur, denildiğinde (aldırmazlar). (Yasin: 36/45)
(İlyas) milletine: (Allah'a
karşı gelmekten) sakınmaz mısınız? Yaratanların en iyisi olan, sizin de
Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da Ba'l'e
mi taparsınız? demişti. (Saffat: 37/124-126)
Onların üstlerinde ateşten
tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla
korkutuyor. Ey kullarım! Yalnızca benden korkun. (Zümer: 39/16)
Ey iman edenler! Allah'ın ve
Resûlünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
(Hucurat: 49/1)
Ey iman edenler! Zannın
çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu
araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş
kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde
Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.
(Hucurat: 49/12)
Ey iman edenler! Allah'tan
korkun ve Peygamberine inanın ki O, size rahmetinden iki kat versin ve size
ışığında yürüyeceğiniz bir nur lütfetsin; sizi bağışlasın. Allah, çok
bağışlayan, çok esirgeyendir. (Hadid: 57/28)
Ey iman edenler! Aranızda gizli
konuşacağınız zaman günahı, düşmanlığı ve Peygamber'e karşı gelmeyi
fısıldamayın. İyilik ve takvâyı konuşun. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan
korkun. (Mücadele: 58/9)
Allah'ın, (fethedilen) ülkeler
halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları,
yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden
yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse
onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü
Allah'ın azabı çetindir. (Haşr: 59/7)
Ey iman edenler! Allah'tan
korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah,
yaptıklarınızdan haberdardır. (Haşr: 59/18)
Eğer eşlerinizden biri, sizi
bırakıp kafirlere kaçar, siz de (onlarla savaşıp) galip gelirseniz, eşleri
gitmiş olanlara (ganimetten), harcadıkları kadar verin. İnandığınız Allah'a
karşı gelmekten sakının. (Mümtahine: 60/11)
O halde gücünüz yettiğince
Allah'a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak
harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
(Teğabun: 64/16)
Ey Peygamber! Kadınları
boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de sayın.
Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları
evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır.
Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin,
olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir. (Talak: 66/1)
Allah onlara şiddetli bir azap
hazırlamıştır. Ey inanan akıl sahipleri! Allah'tan korkun. Allah size gerçekten
bir uyarıcı (kitap) indirmiştir. (Talak: 66/10)
Nuh şöyle dedi: Ey kavmim!
Şüpheniz olmasın ki, ben sizi, "Allah'a kulluk edin; O'na karşı gelmekten
sakının ve bana itaat edin ki, Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve sizi
belli bir vadeye kadar tehir etsin (muaheze etmeden yaşatsın)" diyerek apaçık
uyaran bir kimseyim. Bilinmeli ki Allah'ın tayin ettiği vade gelince, artık o
ertelenmez. Keşke bilseydiniz! (Nuh: 71/2-4)
|