a15e
a15e- Takva
Sahibinin Sonu
Kafir olanlar için dünya hayatı
câzip kılındı. (Bu yüzden) onlar, iman edenler ile alay ederler. Oysa ki, (iman
edip) inkardan sakınanlar kıyamet gününde onların üstündedir. Allah dilediğine
hesapsız lütufta bulunur. (Bakara: 2/212)
(Resûlüm!) De ki: Size
bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri için Rableri yanında,
altlarından ırmaklar akan, ebediyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve
(hepsinin üstünde) Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür.
(Al-i İmran: 3/15)
Size bir iyilik dokunsa, bu
onları tasalandırır; başınıza bir musibet gelse, buna da sevinirler. Eğer
sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Şüphesiz
Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır. (Al-i İmran: 3/120)
Rabbinizin bağışına ve takvâ
sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete
koşun! (Al-i İmran: 3/133)
Yara aldıktan sonra yine
Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına uyanlar (özellikle) bunların içlerinden
iyilik yapanlar ve takvâ sahibi olanlar için pek büyük bir mükâfat vardır. (Al-i
İmran: 3/172)
Allah, müminleri (şu)
bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır.
Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah,
elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin.
Eğer iman eder, takvâ sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.
(Al-i İmran: 3/179)
Fakat Rablerine karşı gelmekten
sakınanlar için, Allah tarafından bir ikram olarak, altlarından ırmaklar akan,
ebedi olarak kalacakları cennetler vardır. İyi kişiler için Allah katındaki (ni
metler) daha hayırlıdır. (Al-i İmran: 3/198)
Kendilerine, ''ellerinizi
savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin'', denilen kimseleri görmedin mi?
Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar
gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da
"Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha
bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?" dediler. Onlara de ki: "Dünya
menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl
payı kadar haksızlık edilmez. (Nisa: 4/77)
Eğer ehl-i kitap iman edip
(kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları
nimeti bol cennetlere sokardık. (Maide: 5/65)
De ki: Pis ve kötü ile temiz ve
iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de
(bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa
eresiniz. (Maide: 5/100)
Dünya hayatı bir oyun ve
eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki
daha hayırlıdır. Hâla akıl erdiremiyor musunuz? (En’am: 6/32)
Ey iman edenler! Eğer Allah'tan
korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış verir, suçlarınızı
örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir. (Enfal: 8/29)
Ancak kendileriyle antlaşma
yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik
bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün)
dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız. Allah
(haksızlıktan) sakınanları sever. (Tevbe: 9/4)
Mescid-i Haram'ın yanında
kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü
yanında nasıl (muteber) bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları
müddetçe siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah (ahdi bozmaktan) sakınanları
sever. (Tevbe: 9/7)
Gökleri ve yeri yarattığı günde
Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü
haram aylardır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı
çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün
savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah
(kötülükten) sakınanlarla beraberdir. (Tevbe: 9/36)
Binasını Allah korkusu ve
rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir
yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden
kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. (Tevbe: 9/109)
Ey iman edenler! Kafirlerden
yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik
bulsunlar. Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir. (Tevbe: 9/123)
Bilesiniz ki, Allah'ın
dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de. (Yunus: 10/62)
Onlar, iman edip de takvâya
ermiş olanlardır. (Yunus: 10/63)
İman edip de (kötülüklerden)
sakınanlar için ahiret mükâfatı daha hayırlıdır. (Yusuf: 12/57)
Senden önce de ancak şehirler
halkından kendilerine vahyettiğimiz kişiler gönderdik. (Kafirler) yeryüzünde hiç
gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler!
Sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha iyidir. Hâla aklınızı kullanmıyor
musunuz? (Yusuf: 12/109)
(Allah'ın azabından korkup
rahmetine sığınan) takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında
olacaklar. (Hicr: 15/45)
(Kötülüklerden) sakınanlara:
Rabbiniz ne indirdi? denildiğinde, "Hayır (indirdi)" derler. Bu dünyada güzel
davrananlara, güzel mükâfat vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takvâ
sahiplerinin yurdu gerçekten güzeldir! (Nahl: 16/30)
Kullarımızdan, takvâ sahibi
kimselere verdiğimiz cennet işte budur. (Meryem: 19/63)
Takvâ sahiplerini heyet halinde
çok merhametli olan Allah'ın huzurunda topladığımız, günahkârları da susuz
olarak cehenneme sürdüğümüz gün, Rahman nezdinde söz ve izin alandan
başkalarının şefaata güçleri yetmeyecektir. (Meryem: 19/85-87)
De ki: Bu mu daha iyi, yoksa
takvâ sahiplerine vadedilen ebedilik cenneti mi? Orası, onlar için bir mükâfat
ve (huzura kavuşacakları) bir varış yeridir. (Furkan: 25/15)
İman edip Allah'a karşı
gelmekten sakınanları ise kurtardık. (Neml: 27/53)
Fakat Rablerinden sakınanlara,
üstüste yapılmış, altlarından ırmaklar akan köşkler vardır. Bu, Allah'ın verdiği
sözdür. Allah, verdiği sözden caymaz. (Zümer: 39/20)
Rablerine karşı gelmekten
sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da kapıları
açıldığında bekçileri onlara: Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedi kalmak
üzere girin buraya, derler. (Zümer: 39/73)
O halde gücünüz yettiğince
Allah'a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak
harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
(Teğabun: 64/16)
İddet müddetlerini
doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun
veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de
şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe
inananlara verilen öğüttür. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu
ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona
yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü
koymuştur. (Talak: 65/2-3)
Şu da muhakkak ki, takvâ
sahipleri için Rableri katında nimetleri bol cennetler vardır. (Kalem: 68/4)
Şüphesiz (o gün) takvâ
sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında, canlarının çektiğinden çeşit çeşit
meyveler arasında olacaklardır. (Mürselat: 77/41-42)
|