c1e
c1e-
Peygamberlerin İstiğfarları
O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak
davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından
dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş
hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven.
Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever. (Al-i İmran: 3/159)
(Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz
kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan
edenlerden oluruz. (A’raf: 7/23)
Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de
Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi.
(Rabbi): "Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde
durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu
paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan
tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim. (A’raf: 7/143)
Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş
adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: "Ey Rabbim!
Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım
beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş,
senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın,
dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize
acı! Sen bağışlayanların en iyisisin! (A’raf: 7/155)
Nuh dedi ki: Ey Rabbim! Ben senden hakkında
bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve
esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum! (Hud: 11/47)
(Yusuf) dedi ki: "Bugün sizi kınamak yok, Allah
sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir." (Yusuf: 12/92)
(Oğulları) dediler ki: Ey babamız! (Allah'tan)
bizim günahlarımızın affını dile! Çünkü biz gerçekten günahkârlar idik. (Yusuf:
12/97)
(Ya'kub:) Sizin için Rabbimden af dileyeceğim.
Çünkü O çok bağışlayan, pek esirgeyendir, dedi. (Yusuf: 12/98)
"Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün
beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!" (İbrahim: 14/41)
İbrahim: Selam sana (esen kal), dedi, Rabbimden
senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O bana karşı çok lütufkârdır. (İbrahim:
14/47)
(Resûlüm!) De ki: Bağışla ve merhamet et Rabbim!
Sen merhametlilerin en iyisisin. (Mü’minun: 23/118)
Müminler, ancak Allah'a ve Resûlüne gönülden
inanmış kimselerdir. Onlar, o Peygamber ile ortak bir iş üzerindeyken ondan izin
istemedikçe bırakıp gitmezler. (Resûlüm!) Şu senden izin isteyenler, hakikaten
Allah'a ve Resûlüne iman etmiş kimselerdir. Öyle ise, bazı işleri için senden
izin istediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver; onlar için Allah'tan
bağış dile; Allah mağfiret edicidir, merhametlidir. (Nur: 24/62)
Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum
O'dur. (Şuara: 26/82)
Babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et).
Çünkü o sapıklardandır. (Şuara: 26/86)
Musa: Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim (başıma
iş açtım). Beni bağışla dedi, Allah da onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı,
çok esirgeyici olan ancak O'dur. (Kasas: 28/16)
Davud: Andolsun ki, senin koyununu kendi
koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur. Doğrusu ortakçıların
çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. Yalnız iman edip de iyi işler
yapanlar müstesna. Bunlar da ne kadar az! dedi. Davud, kendisini denediğimizi
sandı ve Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah'a
yöneldi. (Sad: 38/24)
Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden
sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta
bulunansın, dedi. (Sad: 38/35)
(Resûlüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın
vaadi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ile
tesbih et. (Mü’min: 40/55)
Bil ki, Allah'tan başka ilâh yoktur. (Habibim!)
Hem kendinin hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının
bağışlanmasını dile! Allah, gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de
bilir. (Muhammed: 47/19)
İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin
için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz
sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek
Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke
belirmiştir." Şu kadar var ki, İbrahim babasına: "Andolsun senin için mağfiret
dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm
yetmez" demişti. (O müminler şöyle dediler:) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana
yöneldik. Dönüş de ancak sanadır. (Mümtahine: 60/4)
Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah'a hiçbir
şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek,
elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte
sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlarını
kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok
bağışlayandır, çok esirgeyendir. (Mümtahine: 60/12)
Onlara: Gelin, Allah'ın Peygamberi sizin için
mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların, büyüklük
taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. (Münafikun: 63/5)
Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir.
Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış topluluğu
doğru yola iletmez. (Münafikun: 63/6)
"Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak
evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin
de ancak helâkini arttır." (Nuh: 71/28)
Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de insanların
bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine
hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul
edendir. (Nasr: 110/1-3)
|