e
e- Peygamberlerin
Duası
Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım
kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara
önder yapacağım, demişti. "Soyumdan da (önderler yap, yâ Rabbi!)" dedi. Allah:
Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu. (Bakara: 2/124)
İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin
bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle
besle. Allah buyurdu ki: Kim inkar ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra
onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası! (Bakara: 2/126)
Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber
Beytullah'ın temellerini yükseltiyor, (şöyle diyorlardı:) Ey Rabbimiz! Bizden
bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin. (Bakara: 2/127)
Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl,
neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster,
tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak
sensin. (Bakara: 2/128)
Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini
kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir
peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin.
(Bakara: 2/129)
İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl
dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim:
Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun
üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip
parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine
çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu. (Bakara:
2/260)
Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti: Rabbim! Bana
tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin,
dedi. (Al-i İmran: 3/38)
Zekeriyya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana
bir alâmet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alâmet, insanlara, üç gün,
işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.
(Al-i İmran: 3/41)
Meryem oğlu İsa şöyle dedi: Ey Rabbimiz! Bize
gökten bir sofra indir ki, bizim için, geçmiş ve geleceklerimiz için bayram ve
senden bir âyet (mucize) olsun. Bizi rızıklandır; zaten sen, rızık verenlerin en
hayırlısısın. (Maide: 5/114)
(Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz
kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan
edenlerden oluruz. (A’raf: 7/23)
Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan sonra
tekrar sizin dininize dönersek Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz
Allah dilemiş başka, yoksa ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir.
Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a dayanırız. Rabbimiz!
Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın. (A’raf:
7/89)
Azap üzerlerine çökünce, "Ey Musa! Sana verdiği
söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer bizden azabı kaldırırsan, mutlaka
sana inanacağız ve muhakkak İsrailoğullarını seninle göndereceğiz" dediler. (A’raf:
7/134)
Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan
azabı kaldırınca hemen sözlerinden dönüverdiler. (A’raf: 7/135)
Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de
Rabbi onunla konuşunca "Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!" dedi.
(Rabbi): "Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde
durabilirse sen de beni göreceksin!" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu
paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan
tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim. (A’raf: 7/143)
(Musa da) Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla,
bizi rahmetine kabul et. Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin! dedi. (A’raf:
7/151)
Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş
adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: "Ey Rabbim!
Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım
beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş,
senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın,
dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize
acı! Sen bağışlayanların en iyisisin! (A’raf: 7/155)
(Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah
bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip dayanırım. O yüce
Arş'ın sahibidir. (Tevbe: 9/129)
Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun
ve kavmine dünya hayatında zinet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! (Onlara bu
nimetleri), insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici cezayı
görünceye kadar iman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onların
mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver (ki iman etsinler). (Yunus: 10/88)
(Allah): İkinizin de duası kabul olunmuştur. O
halde siz doğruluğa devam edin ve sakın o bilmezlerin yoluna gitmeyin! dedi.
(Yunus: 10/89)
Nuh Rabbine dua edip dedi ki: "Ey Rabbim!
Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vaadin ise elbette haktır. Sen hakimler
hakimisin." (Hud: 11/45)
(Yusuf:) Rabbim! Bana zindan, bunların benden
istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara
meyleder ve cahillerden olurum! dedi. (Yusuf: 12/33)
Rabbi onun duasını kabul etti ve onların
hilesini ondan uzaklaştırdı. Çünkü O çok iyi işiten, pek iyi bilendir. (Yusuf:
12/34)
(Babaları) dedi ki: "Hayır, nefisleriniz sizi
(böyle) bir işe sürükledi. (Bana düşen) artık, güzel bir sabırdır. Umulur ki,
Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir."
(Yusuf: 12/83)
(Yusuf) dedi ki: "Bugün sizi kınamak yok, Allah
sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir." (Yusuf: 12/92)
"Ey Rabbim! Mülkten bana (nasibimi) verdin ve
bana (rüyada görülen) olayların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri
yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni müslüman olarak öldür
ve beni salihler arasına kat!" (Yusuf: 12/101)
(Peygamberler) fetih istediler (Allah da verdi).
Her inatçı zorba da hüsrana uğradı. (İbrahim: 14/15)
Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu
şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!"
(İbrahim: 14/35)
"Çünkü, onlar (putlar), insanlardan birçoğunun
sapmasına sebep oldular, Rabbim. Şimdi kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana
karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan, pek esirgeyensin." (İbrahim:
14/36)
"Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru
kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin)
yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir
kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver!
Umulur ki bu nimetlere şükrederler." (İbrahim: 14/37)
"Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen bizim
gizleyeceğimizi de açıklayacağımızı da bilirsin. Çünkü ne yerde ne de gökte
hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz." (İbrahim: 14/38)
"İhtiyar halimde bana İsmail'i ve İshak'ı
lütfeden Allah'a hamdolsun! Şüphesiz Rabbim duayı işitendir." (İbrahim: 14/39)
"Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı
devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!" (İbrahim: 14/40)
"Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün
beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!" (İbrahim: 14/41)
Ve şöyle niyaz et: Rabbim! Gireceğim yere
dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana
tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver. (İsra: 17/80)
Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim
zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç
bedbaht olmadım. (Meryem: 19/4)
Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan
yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana bir veli
(oğul) ver. (Meryem: 19/5)
Ki o bana vâris olsun; Ya'kub hanedanına da
vâris olsun. Rabbim, onu rızana lâyık kıl! (Meryem: 19/6)
(Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana
bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık.
(Meryem: 19/7)
O: Rabbim! dedi, (çocuğum olacağına dair) bana
bir işaret ver. Allah: Sana işaret, sapasağlam olduğun halde üç gün insanlarla
konuşamamandır, buyurdu. (Meryem: 19/10)
Musa: Rabbim! dedi, yüreğime genişlik ver.
(Taha: 20/25)
İşimi bana kolaylaştır. (Taha: 20/26)
Dilimden (şu) bağı çöz. (Taha: 20/27)
Ki sözümü anlasınlar. (Taha: 20/28)
Bana ailemden bir de vezir (yardımcı) ver,
(Taha: 20/29)
Kardeşim Harun'u. (Taha: 20/30)
Onun sayesinde arkamı kuvvetlendir. (Taha:
20/31)
Ve onu işime ortak kıl. (Taha: 20/32)
Böylece seni bol bol tesbih edelim. (Taha:
20/33)
Ve çok çok analım seni. (Taha: 20/34)
Şüphesiz sen bizi görmektesin. (Taha: 20/35)
Daha önce Nuh da dua etmiş, biz onun duasını
kabul etmiştik. Böylece, kendisini ve (iman eden) yakınlarını büyük sıkıntıdan
kurtarmıştık. (Enbiya: 21/76)
Eyyub'u da (an). Hani Rabbine: "Başıma bu dert
geldi. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin" diye niyaz etmişti. (Enbiya:
21/83)
Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve
kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde
dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla
birlikte bir mislini daha verdik. (Enbiya: 21/84)
Zünnûn'u da (Yunus'u da zikret). O öfkeli bir
halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti.
Nihayet karanlıklar içinde: "Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih
ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!" diye niyaz etti. (Enbiya: 21/87)
Zekeriyya'yı de (an). Hani o, Rabbine şöyle
niyaz etmişti: Rabbim! Beni yalnız bırakma! Sen, vârislerin en hayırlısısın,
(her şey sonunda senindir). (Enbiya: 21/89)
Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı
verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar (bütün
bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize
yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler. (Enbiya: 21/90)
(Nuh), Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına karşı
bana yardım et! (Mü’minun: 23/26)
Ve de ki: Rabbim! Beni bereketli bir yere indir.
Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın. (Mü’minun: 23/29)
O peygamber: Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına
karşılık bana yardımcı ol! (Mü’minun: 23/39)
(Resûlüm!) De ki: "Rabbim! Eğer onlara
yöneltilen tehdidi (dünyevî sıkıntıyı ve uhrevî azabı) mutlaka bana
göstereceksen; bu durumda beni zalimler topluluğunun içinde bulundurma Rabbim!"
(Mü’minun: 23/93-94)
Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından
sana sığınırım! (Mü’minun: 23/97)
Onların yanımda bulunmalarından da sana
sığınırım, Rabbim! (Mü’minun: 23/98)
(Resûlüm!) De ki: Bağışla ve merhamet et Rabbim!
Sen merhametlilerin en iyisisin. (Mü’minun: 23/118)
(Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun
için Harun'a da elçilik ver. (Şuara: 26/13)
Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur.
(Şuara: 26/78)
Beni yediren, içiren O'dur. (Şuara: 26/79)
Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur.
(Şuara: 26/80)
Benim canımı alacak, sonra beni diriltecek
O'dur. (Şuara: 26/81)
Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum
O'dur. (Şuara: 26/82)
Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına
kat. (Şuara: 26/83)
Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak
nasip eyle! (Şuara: 26/84)
Beni, Naîm cennetinin vârislerinden kıl. (Şuara:
26/85)
Babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et).
Çünkü o sapıklardandır. (Şuara: 26/86)
(İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcup
etme. (Şuara: 26/87)
O gün, ne mal fayda verir ne de evlat. (Şuara:
26/88)
Ancak Allah'a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ile
gelenler (o günde fayda bulur). (Şuara: 26/89)
Nuh: Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla
suçladı. (Şuara: 26/117)
Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver.
Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar. (Şuara: 26/118)
Rabbim! Beni ve ailemi, onların
yapageldiklerinden (vebalinden) kurtar. (Şuara: 26/169)
(Süleyman) onun sözünden dolayı gülümsedi ve
dedi ki: Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete
şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni
iyi kulların arasına kat. (Neml: 27/19)
Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha
düzgündür. Onu da beni doğrulayan bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder.
Zira bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum. (Kasas: 28/34)
(Lût:) Şu fesatçılar güruhuna karşı bana yardım
eyle Rabbim ! dedi. (Ankebut: 29/30)
Andolsun, Nuh bize yalvarıp yakardı. Biz de
duayı ne güzel kabul ederiz! (Saffat: 37/75)
(Oradan kurtulan İbrahim:) Ben Rabbime
gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek. Rabbim! Bana salihlerden olacak bir
evlat ver, dedi. (Saffat: 37/99-100)
Musa da: ''Ben, hesap gününe inanmayan her
kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım'' dedi. (Mü’min: 40/27)
Ben, beni taşlamanızdan, benim ve sizin Rabbiniz
olan Allah'a sığındım. (Duhan: 44/20)
Bunun üzerine (Musa): Bunlar suç işleyen bir
toplumdur, diye Rabbine arzetti. (Duhan: 44/22)
Bunun üzerine, Rabbine: Ben yenik düştüm, bana
yardım et! diyerek yalvardı. (Kamer: 54/10)
İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin
için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz
sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek
Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke
belirmiştir." Şu kadar var ki, İbrahim babasına: "Andolsun senin için mağfiret
dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm
yetmez" demişti. (O müminler şöyle dediler:) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana
yöneldik. Dönüş de ancak sanadır. (Mümtahine: 60/4)
Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balık sahibi
(Yunus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etmişti. (Kalem: 68/48)
Nuh: "Rabbim! dedi, yeryüzünde kafirlerden hiç
kimseyi bırakma!" (Nuh: 71/26)
"Çünkü sen onları bırakırsan kullarını
saptırırlar; yalnız ahlâksız, nankör (insanlar) doğururlar (yetiştirirler)."
(Nuh: 71/27)
"Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak
evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin
de ancak helâkini arttır." (Nuh: 71/28)
|