2
2- Alimlerin
Rütbesi
Peygamberleri onlara: Bilin ki
Allah, Tâlût'u size hükümdar olarak gönderdi, dedi. Bunun üzerine: Biz,
hükümdarlığa daha lâyık olduğumuz halde, kendisine servet ve zenginlik yönünden
geniş imkânlar verilmemişken o bize nasıl hükümdar olur? dediler. "Allah sizin
üzerinize onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi. Allah mülkünü
dilediğine verir. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir" dedi. (Bakara:
2/247)
Allah, adaleti ayakta tutarak
(delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur.
Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmişlerdir). Mutlak güç ve hikmet
sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur. (Al-i İmran: 3/18)
Onlara güven veya korkuya dair
bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Resûl'e veya aralarında yetki
sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun
ne olduğunu bilirlerdi. Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız
müstesna, şeytana uyup giderdiniz. (Nisa: 4/83)
Din adamları ve âlimleri
onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya!
İşledikleri (fiiller) ne kötüdür! (Maide: 5/63)
Böylece biz âyetleri geniş
geniş açıklıyoruz ki, "Sen ders almışsın" desinler de biz de anlayan toplum için
Kur'an'ı iyice açıklayalım. (En’am: 6/105)
İçlerinden bir topluluk:
"Allah'ın helâk edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne
diye öğüt veriyorsunuz?" dedi. (Öğüt verenler) dediler ki: Rabbinize mazeret
beyan edelim diye bir de sakınırlar ümidiyle (öğüt veriyoruz). (A’raf: 7/164)
De ki: Siz ona ister inanın,
ister inanmayın; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilen
kimselere o (Kur'an) okununca, derhal yüz üstü secdeye kapanırlar. (İsra:
17/107)
Biz, senden önce de,
kendilerine vahiy verdiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik.
Eğer bilmiyorsanız bilenlerden sorunuz. (Enbiya: 21/7)
Bir de, kendilerine ilim
verilenler, onun (Kur'an'ın) hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek
olduğunu bilsinler de ona inansınlar, bu sayede kalpleri huzur ve tatmine
kavuşsun. Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola
yöneltir. (Hac: 22/54)
Kitaptan (Allah tarafından
verilmiş) bir ilmi olan kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm,
dedi. (Süleyman) onu (melikenin tahtını) yanıbaşına yerleşmiş olarak görünce:
Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere
Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur,
nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok
kerem sahibidir. (Neml: 27/40)
İşte haksızlıkları yüzünden
çökmüş evleri! Anlayan bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır. (Neml:
27/52)
Musa yiğitlik çağına erip
olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böylece
mükâfatlandırırız. (Kasas: 28/14)
Kendilerine ilim verilmiş
olanlar ise şöyle dediler: Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler yapanlara
göre Allah'ın mükâfatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir. (Kasas:
28/80)
Allah'tan başka dostlar
edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki
yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi! (Ankebut:
29/41)
İşte biz, bu temsilleri
insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir. (Ankebut:
29/43)
Hayır, o (Kur'an), kendilerine
ilim verilenlerin sînelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak
zalimler bile bile inkar eder. (Ankebut: 29/49)
Bu dünya hayatı sadece bir
eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte
asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı! (Ankebut: 29/64)
İnsanlardan, hayvanlardan ve
davarlardan da yine böyle türlü renkte olanlar var. Kulları içinden ancak
âlimler, Allah'tan (gereğince) korkar. Şüphesiz Allah, daima üstündür, çok
bağışlayandır. (Fatır: 35/28)
Yoksa geceleyin secde ederek ve
kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen
kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir
olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür. (Zümer: 39/9)
Ey iman edenler! Size
"Meclislerde yer açın" denilince yer açın ki Allah da size genişlik versin. Size
"Kalkın" denilince de kalkın ki Allah sizden inananları ve kendilerine ilim
verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
(Mücadele: 58/11)
|