7a3
7a3- İlmin
Kaynağının Allah’a Atfedilmesi
Melekler: Yâ Rab! Seni noksan
sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz
yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler. (Bakara: 2/32)
Şüphesiz ki ne yerde ne de
gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz. (Al-i İmran: 3/5)
Sana Kitab'ı indiren O'dur.
Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri
de müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek
için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Halbuki onun tevilini ancak
Allah bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz
tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak akl-ı selim sahipleri düşünüp anlar.
(Al-i İmran: 3/7)
İşte siz böyle kimselersiniz!
Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz konuda tartıştınız; fakat bilgi sahibi
olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa ki Allah, her şeyi bilir, siz ise
bilmezsiniz. (Al-i İmran: 3/66)
İçinizden, imanlı hür
kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı
genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi
bilmektedir. Hep aynı köktensiniz (insanlık bakımından aranızda fark yoktur).
Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartı
ve sahiplerinin izni ile onları (cariyeleri) nikâhlayıp alın, mehirlerini de
normal miktarda verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür
kadınların cezasının yarısı (uygulanır). Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden
günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır.
Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Nisa: 4/25)
Allah düşmanlarınızı sizden
daha iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah
kâfidir. (Nisa: 4/45)
Size Rabbimin vahyettiklerini
duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (gelen
vahiy ile) biliyorum. (A’raf: 7/62)
Sana kıyameti, ne zaman gelip
çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini
O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın
gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun
bilgisi ancak Allah'ın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler. (A’raf: 7/187)
İçlerinden öylesi var ki ona (Kur'an'a)
inanır, yine onlardan öylesi de var ki ona inanmaz. Rabbin bozguncuları en iyi
bilendir. (Yunus: 10/40)
Bunun üzerine Yusuf, kardeşinin
yükünden önce onların yüklerini (aramaya) başladı. Sonra da onu, kardeşinin
yükünden çıkarttı. İşte biz Yusuf'a böyle bir tedbir öğrettik, yoksa kralın
kanununa göre kardeşini tutamayacaktı. Ancak Allah'ın dilemesi hariç. Biz kimi
dilersek onu derecelerle yükseltiriz. Zira her ilim sahibinin üstünde daha iyi
bilen birisi vardır. (Yusuf: 12/76)
(Kardeşleri) dediler ki: "Eğer
o çaldıysa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı. "Yusuf bunu içinde sakladı,
onlara açmadı. (Kendi kendine) dedi ki: Siz daha kötü durumdasınız! Allah, sizin
anlattığınızı çok iyi bilir. (Yusuf: 12/77)
Müjdeci gelince, gömleği onun
yüzüne koyar koymaz (Ya'kub) görür oldu. Ben size: "Allah tarafından (vahiy ile)
sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim" demedim mi! dedi. (Yusuf: 12/96)
Sizi Allah yarattı; sonra sizi
vefat ettirecek. Daha önce bilgili iken hiçbir şeyi bilmez hale gelsin diye
sizden bazı kimseler ömrün en kötü çağına kadar yaşatılacak. Şüphesiz ki Allah
bilgilidir, kudretlidir. (Nahl: 16/70)
Antlaşma yaptığınız zaman,
Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize şahit tutarak,
pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Şüphesiz Allah, yapacağınız şeyleri pek
iyi bilir. (Nahl: 16/91)
Biz bir âyetin yerine başka bir
âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- "Sen ancak
bir iftiracısın" dediler. Hayır; onların çoğu bilmezler. (Nahl: 16/101)
(Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna
hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin,
kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi
bilir. (Nahl: 16/125)
Rabbiniz, sizi en iyi bilendir.
Dilerse size merhamet eder; dilerse sizi cezalandırır. Biz, seni onların üstüne
bir vekil olarak göndermedik. (İsra: 17/54)
Rabbin, göklerde ve yerde olan
herkesi en iyi bilendir. Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün
kıldık; Davud'a da Zebur'u verdik. (İsra: 17/55)
Hani sana: Rabbin, insanları
çepeçevre kuşatmıştır, demiştik. Sana gösterdiğimiz o görüntüleri ve Kur'an'da
lânetlenen ağacı, ancak insanları sınamak için meydana getirdik. Biz onları
korkuturuz da, bu onlara, büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamaz. (İsra:
17/60)
De ki: Herkes, kendi mizaç ve
meşrebine göre iş yapar. Bu durumda kimin doğu bir yol tuttuğunu Rabbiniz en iyi
bilendir. (İsra: 17/84)
Sana ruh hakkında soru
sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir.
(İsra: 17/85)
Ona, savaş sıkıntılarınızdan
sizi koruması için zırh yapmayı öğrettik. Artık şükredecek misiniz? (Enbiya:
21/80)
|