a19
a19- Kararlılık
Tâlût askerlerle beraber (cihad
için) ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan
içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse
bendendir, dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve
iman edenler beraberce ırmağı geçince: Bugün bizim Câlût'a ve askerlerine karşı
koyacak hiç gücümüz yoktur, dediler. Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar:
Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah
sabredenlerle beraberdir, dediler. (Bakara: 2/249)
Câlût ve askerleriyle savaşa
tutuştuklarında: Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Bize cesaret ver ki
tutunalım. Kafir kavme karşı bize yardım et, dediler. (Bakara: 2/250)
(Onlar şöyle yakarırlar:)
Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize
tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin. (Al-i İmran: 3/8)
Muhammed, ancak bir
peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da
öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri
dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri
mükâfatlandıracaktır. (Al-i İmran: 3/144)
Nice peygamberler vardı ki,
beraberinde birçok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah
yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun
eğmediler. Allah sabredenleri sever. (Al-i İmran: 3/146)
Onların sözleri, sadece şöyle
demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı
bağışla; ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kafirler topluluğuna karşı bizi
muzaffer kıl! (Al-i İmran: 3/147)
O zaman Peygamber arkanızdan
sizi çağırdığı halde siz, durmadan (savaş alanından) uzaklaşıyor, hiç kimseye
dönüp bakmıyordunuz. (Allah) size keder üstüne keder verdi ki, bundan dolayı
gerek elinizden gidene, gerekse başınıza gelenlere üzülmeyesiniz. Allah
yaptıklarınızdan haberdardır. (Al-i İmran: 3/153)
O (düşman) topluluğu takip
etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin
çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah'tan, onların ümit
etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir. (Nisa: 4/104)
Ey iman edenler! Herhangi bir
topluluk ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki başarıya
erişesiniz. (Enfal: 8/45)
"Zararı yok, dediler, (nasıl
olsa) biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz." (Şuara: 26/50)
Müminler ise, düşman
birliklerini gördüklerinde: İşte Allah ve Resûlü'nün bize vadettiği! Allah ve
Resûlü doğru söylemiştir, dediler. Bu (orduların gelişi), onların ancak
imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını arttırdı. (Ahzab: 33/22)
Üstün durumda iken gevşeyip
barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla
eksiltmeyecektir. (Muhammed: 47/35)
|