a1c
a1c- Saptırıcı
Liderler
De ki: Ey Kitap ehli! Dininizde haksız yere
haddi aşmayın. Daha önceden sapan, birçoklarını saptıran ve yolun doğrusundan
uzaklaşan bir topluma uymayın. (Maide: 5/77)
Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar
ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın. Çünkü onlar
yeminleri olmayan adamlardır. (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son
verirler. (Tevbe: 9/12)
Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve
rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları)
Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda
harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele! (Tevbe: 9/34)
İşte Âd (kavmi). Rablerinin âyetlerini inkar
ettiler; O'nun peygamberlerine âsi oldular ve inatçı her zorbanın emrine
uydular. (Hud: 11/59)
Andolsun ki Musa'yı da mucizelerimizle ve apaçık
bir delille Firavun'a ve onun ileri gelenlerine gönderdik. Fakat onlar
Firavun'un emrine uydular. Oysa Firavun'un emri doğru değildi. (Hud: 11/96-97)
Firavun, kıyamet gününde kavminin önüne düşecek
ve onları (çekip) ateşe götürecektir. Varacakları yer ne kötü yerdir! (Hud:
11/98)
Allah'ın nimetine nankörlükle karşılık veren ve
sonunda kavimlerini helâk yurduna sürükleyenleri görmedin mi? (İbrahim: 14/28)
Kafirler, iman edenlere: Bizim yolumuza uyun,
sizin günahlarınızı biz yüklenelim, derler. Halbuki onların hiçbir günahını
yüklenecek değillerdir. Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler. (Ankebut:
29/12)
(Fakat gerçek şu ki) elbette kendi yüklerini
(veballerini), kendi yükleriyle birlikte nice yükleri taşıyacaklar ve uydurup
durdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir. (Ankebut:
29/13)
Kafir olanlar dediler ki: Biz hiçbir zaman bu
Kur'an'a ve bundan önce gelen kitaplara inanmayacağız. Sen o zalimleri,
Rablerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir görsen! Zayıf
sayılanlar, büyüklük taslayanlara: Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar
olurduk, derler. (Sebe: 34/31)
Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet
gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz
suç işliyordunuz, derler. (Sebe: 34/32)
Zayıf sayılanlar da büyüklük taslayanlara:
Hayır! Gece gündüz (işiniz) tuzak kurmaktı. Çünkü siz daima Allah'ı inkar
etmemizi, O'na ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz, derler. Artık azabı
gördüklerinde, için için yanarlar; biz de o inkar edenlerin boyunlarına demir
halkalar takarız. Onlar ancak yapmakta oldukları günahları yüzünden
cezalandırılırlar. (Sebe: 34/33)
Ey kavmim! Bugün, yeryüzüne hakim kimseler
olarak hükümranlık sizindir. Ama Allah'ın azabı bize gelip çatarsa, kim bize
yardım eder? Firavun: Ben size kendi görüşümü söylüyorum ve yine size ancak
doğru yolu gösteriyorum, dedi. (Mü’min: 40/29)
(Kafirler) ateşin içinde birbirleriyle
çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi
ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler. (Mü’min: 40/47)
Firavun kavmini aldattı; onlar da kendisine
boyun eğdiler. Onlar yoldan çıkmış bir kavimdir. (Zuhruf: 43/54)
Çünkü onlar, Allah'a karşı sana hiçbir fayda
vermezler. Doğrusu zalimler birbirlerinin dostlarıdır; Allah da takvâ
sahiplerinin dostudur. (Casiye: 45/19)
(Böylece) onlar gerçekten birçoklarını
saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır! (Nuh:
71/24)
|