a34
a34- Şükür
a34a-
Nimetlerinden Dolayı Allah’a Şükür
Öyle ise siz beni (ibadetle)
anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!
(Bakara: 2/152)
Ey iman edenler! Size
verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yeyin, eğer siz yalnız Allah'a kulluk
ediyorsanız O'na şükredin. (Bakara: 2/172)
Eğer (herhangi bir şeyden)
korkarsanız (namazlarınızı) yürüyerek yahut binmiş olarak (kılın). Güvene
kavuştuğunuz zaman, siz bilmezken Allah'ın size öğrettiği şekilde O'nu anın
(namaz kılın). (Bakara: 2/239)
Ey Meryem! Rabbine ibadet et;
secdeye kapan, (O'nun huzurunda) eğilenlerle beraber sen de eğil. (Al-i İmran:
3/43)
Andolsun, sizler güçsüz
olduğunuz halde Allah, Bedir'de de size yardım etmişti. Öyle ise, Allah'tan
sakının ki O'na şükretmiş olasınız. (Al-i İmran: 3/123)
Muhammed, ancak bir
peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da
öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri
dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri
mükâfatlandıracaktır. (Al-i İmran: 3/144)
Hiçbir kimse yok ki, ölümü
Allah'ın iznine bağlı olmasın. (Ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır. Her
kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını
isterse, ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız. (Al-i
İmran: 3/145)
Ey iman edenler! Namaz kılmaya
kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı
meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp oldunuz ise, boy
abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz
tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme
yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de
yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi
bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği)
nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz. (Maide: 5/6)
Allah, kasıtsız olarak
ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek
yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffâreti, ailenize
yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları
giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç
tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur.
Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size âyetlerini açıklıyor;
umulur ki şükredersiniz! (Maide: 5/89)
Rabbinin izniyle güzel
memleketin bitkisi (güzel) çıkar; kötü olandan ise faydasız bitkiden başka
birşey çıkmaz. İşte biz, şükreden bir kavim için âyetleri böyle açıklıyoruz. (A’raf:
7/58)
(Allah) Ey Musa! dedi, ben
risaletlerimle (sana verdiğim görevlerle) ve sözlerimle seni insanların başına
seçtim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol. (A’raf: 7/144)
Sizi bir tek candan (Âdem'den)
yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur. Eşi
ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). Onu bir müddet
taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah'a: Andolsun bize kusursuz bir
çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler. (A’raf:
7/189)
Hatırlayın ki Rabbiniz size:
Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük
ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti. (İbrahim: 14/7)
Allah'ın nimetlerine
şükrediciydi. Çünkü Allah, onu seçmiş ve doğru yola iletmişti. (Nahl: 16/121)
Kitaptan (Allah tarafından
verilmiş) bir ilmi olan kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm,
dedi. (Süleyman) onu (melikenin tahtını) yanıbaşına yerleşmiş olarak görünce:
Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere
Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur,
nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok
kerem sahibidir. (Neml: 27/40)
Musa: Rabbim! Bana lütfettiğin
nimetlere andolsun ki, artık suçlulara (ve suça itenlere) asla arka
çıkmayacağım, dedi. (Kasas: 28/17)
Rahmetinden ötürü Allah, geceyi
ve gündüzü yarattı, ki geceleyin dinlenesiniz, (gündüzün) O'nun fazlu kereminden
(rızkınızı) arayasınız ve şükredesiniz. (Kasas: 28/73)
Siz Allah'ı bırakıp birtakım
putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki, Allah'ı bırakıp
da taptıklarınız, size rızık veremezler. O halde rızkı Allah katında arayın.
O'na kulluk edin ve O'na şükredin. Ancak O'na döndürüleceksiniz. (Ankebut:
29/17)
Andolsun biz Lokman'a: Allah'a
şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur.
Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye
lâyıktır. (Lokman: 31/12)
Onlar Süleyman'a kalelerden,
heykellerden, havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse
yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin. Kullarımdan şükreden azdır! (Sebe: 34/13)
Hayır! Yalnız Allah'a kulluk et
ve şükredenlerden ol. (Zümer: 39/66)
|