KİMLER CEHENNEME GİRECEKTİR
KİMLER CEHENNEME GİRECEKTİR
Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini
kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır.
(Bakara Suresi, 81)
Sonra (yine) siz, birbirinizi öldürüyor, bir
bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde
ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyordunuz.
Oysa onları çıkarmanız, size haram kılınmıştı. Yoksa siz, Kitabın bir bölümüne
inanıp da bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya
hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın
en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
(Bakara Suresi, 85)
Allah’ın mescidlerinde O’nun isminin anılmasını
engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir?
Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için
dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azab vardır. (Bakara Suresi, 114)
İnsanlar içinde, Allah’tan başkasını ‘eş ve
ortak’ tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah’ı sever gibi severler. İman
edenlerin ise Allah’a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba
uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın olduğunu ve
Allah’ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. (Bakara
Suresi, 165)
Allah’ın indirdiği Kitaptan bir şeyi gözardı
edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların
yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla
konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azab vardır. (Bakara
Suresi, 174)
Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De
ki: “Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah katında, Allah’ın yolundan
alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram’a engel olmak ve halkını oradan
çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç
yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı
sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık
onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve
onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 217)
Gerçekten, yetimlerin mallarını zulmederek
yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe
gireceklerdir. (Nisa Suresi, 10)
İnkâr edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise,
onlar da, alevli ateşin halkıdırlar. (Maide Suresi, 10)
Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış
olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu,
onların: “Alım-satım da ancak faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah,
alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de
(faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah’a aittir. Kim
(faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.
(Bakara Suresi, 275)
Ona: “Allah’tan kork” denildiğinde, büyüklük
gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir
yataktır o. (Bakara Suresi, 206)
Allah’ın ayetlerini inkâr edenler, peygamberleri
haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte
onlara acıklı bir azabı müjdele. (Al-i İmran Suresi, 21)
Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra,
parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük
bir azab vardır. (Al-i İmran Suresi, 105)
Getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeyler
nedeniyle övülmekten hoşlananları (kazançlı) sayma; onları azaptan kurtulmuş
olarak sayma. Onlar için acı bir azap vardır. (Al-i İmran Suresi, 188)
Ey iman edenler, mallarınızı, sizden karşılıklı
anlaşmadan (doğan) bir ticaretten başka haksız ‘nedenler ve yollarla’ (batılca)
yemeyin. Ve kendi nefislerinizi öldürmeyin. Şüphesiz, Allah, sizi çok
esirgeyendir. Kim haddi aşarak ve zulmederek böyle yaparsa, biz onu ateşe
göndeririz. Bu Allah için pek kolaydır. (Nisa Suresi, 29-30)
Kim kendisine ‘dosdoğru yol’ apaçık belli
olduktan sonra, elçiye muhalefet ederse ve mü’minlerin yolundan başka bir yola
uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır
o!.. (Nisa Suresi, 115)
Kim bir mü’mini kasıtlı olarak (taammüden)
öldürürse cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazaplanmış,
onu lanetlemiş ve ona büyük bir azab hazırlamıştır. (Nisa Suresi, 93)
Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin
hayatına son verecekleri zaman derler ki: “Nerde idiniz?” Onlar: “Biz,
yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz’aflar) idik.” derler. (Melekler de:)
“Hicret etmeniz için Allah’ın arzı geniş değil miydi?” derler. İşte onların
barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o? (Nisa Suresi, 97)
Ey iman edenler, gerçek şu ki, (yahudi)
bilginlerinden ve (hristiyan) rahiplerinden çoğu, insanların mallarını
haksızlıkla yerler ve Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip
de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. (Tevbe Suresi,
34)
Andolsun, “Şüphesiz Allah, Meryem oğlu
Mesih’tir” diyenler küfre düşmüştür. Oysa Mesih’in dediği (şudur:) “Ey
İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a ibadet edin.
Çünkü O, kendisine ortak koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır, onun barınma
yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur.” (Maide Suresi, 72)
Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu)
edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla
(Kur’an’la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin;
(böylesinin) Allah’tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü
fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake
uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve
acıklı bir azab vardır. (En’am Suresi, 70)
Ey iman edenler, toplu olarak kâfirlerle
karşılaştığınız zaman, onlara arka çevirmeyin (savaştan kaçmayın). Kim onlara
böyle bir günde -yine savaşmak için bir yana çekilen ya da bir başka bölüğe
katılmak için yer tutanın dışında- arkasını çevirirse, gerçekten o, Allah’tan
bir gazaba uğramıştır ve onun barınma yeri cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o.
(Enfal Suresi, 15-16)
Bilmiyorlar mı, kim Allah’a ve elçisine karşı
koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi
vardır? İşte en büyük aşağılanma budur. (Tevbe Suresi, 63)
Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara
da ve (bütün) kâfirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. Bu,
onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir ve onlar için sürekli bir azab vardır.
(Tevbe Suresi, 68)
İşte, inkâr etmeleri, ayetlerimi ve elçilerimi
alay konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir. (Kehf Suresi, 106)
Bu (böyle işte); gerçekten azgınlar için de
muhakkak varılacak kötü bir yer vardır. Cehennem; onlar oraya girerler; ne kötü
bir yataktır o. (Sad Suresi, 55-56)
Eğer şaşıracaksan, asıl şaşkınlık konusu onların
şöyle söylemeleridir: “Biz toprak iken mi, gerçekten biz mi yeniden
yaratılacağız?” İşte onlar Rablerine karşı inkâra sapanlar, işte onlar
boyunlarına (ateşten) halkalar geçirilenler ve işte onlar -içinde ebedi
kalacakları- ateşin arkadaşları olanlardır. (Ra’d Suresi, 5)
Sadakalar konusunda, mü’minlerden ek bağışlarda
bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları yadırgayarak
bunlarla alay edenler; Allah (asıl) onları alay konusu kılmıştır ve onlar için
acı bir azab vardır. (Tevbe Suresi, 79)
Sen, onlar için ister bağışlanma dile, istersen
dileme. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen de, Allah onları kesinlikle
bağışlamaz. Bu, gerçekten onların Allah’a ve elçisine (karşı) nankörlük etmeleri
dolayısıyladır. Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 80)
Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına
razı olanlar ve bununla tatmin olanlar ve bizim ayetlerimizden habersiz olanlar;
İşte bunların, kazandıkları dolayısıyla barınma yerleri ateştir. (Yunus Suresi,
7-8)
Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara
karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve)
iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları
işte böyle cezalandırırız. Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler
vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız. (A’raf Suresi, 40-41)
Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha
zalim kimdir? İşte bunlar, Rablerine sunulacaklar ve şahidler: “Rablerine karşı
yalan söyleyenler bunlardır” diyecekler. Haberiniz olsun; Allah’ın laneti
zalimlerin üzerinedir. Bunlar Allah’ın yolundan engelleyenler ve onda çarpıklık
arayanlardır. Onlar, ahireti tanımayanlardır. Bunlar, yeryüzünde (Allah’ı) aciz
bırakacak değildir ve bunların Allah’tan başka velileri yoktur. Azab onlar için
kat kat arttırılır. Bunlar (hakkı) işitmeye güç yetirmezlerdi ve görmezlerdi de.
(Hud Suresi, 18-20)
Bunlar, Rabbinin sana hikmet olarak vahyettiği
şeylerdir. Rabbin ile beraber başka ilahlar kılma, yoksa yerilmiş, kovulmuş
olarak cehenneme bırakılırsın. (İsra Suresi, 39)
Rablerine icabet edenlere daha güzeli vardır.
O’na icabet etmeyenler ise, yeryüzündekilerin tümü ve bununla birlikte bir katı
daha onların olsa mutlaka (kurtulmak için) bunu fidye olarak verirlerdi.
Sorgulamanın en kötüsü onlar içindir. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne
kötü bir yaratıktır o!.. (Ra’d Suresi, 18)
Allah’a verdikleri sözü, onu kesin olarak
onayladıktan sonra bozanlar, Allah’ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi
kesip-koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar
içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir. (Ra’d Suresi, 25)
Sizden önceki nesillerden onlardan
kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet
sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları
refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı. (Hud Suresi, 116)
Artık ‘kötülüğü örgütleyip düzenleyenler’,
Allah’ın, kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya şuuruna
varamayacakları yerden azabın gelmeyeceğinden emin midirler? (Nahl Suresi, 45)
Kim imanından sonra Allah’a (karşı) inkâra
sapıp da, -kalbi imanla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında zorlanan hariç-
inkâra göğüs açarsa, işte onların üstünde Allah’tan bir gazab vardır ve büyük
azab onlarındır. (Nahl Suresi, 106)
Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi
dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş
olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler. (Bu
dünyada olup-biten) Pek az bir metadır. Onlara ise acı bir azab vardır. (Nahl
Suresi, 116-117)
Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını)
isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona
cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider. (İsra Suresi,
18)
Rabbiniz dedi ki: “Bana dua edin, size icabet
edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun
bükmüş kimseler olarak gireceklerdir. (Mümin Suresi, 60)
Ayetlerimizi inkar edip, bana: “Elbette mal ve
çocuklar verilecektir” diyeni gördün mü? O, gayba mı tanık oldu, yoksa Rahman
(olan Allah)ın katında(n) bir ahid mi aldı? Asla; demekte olduğunu yazacağız ve
onun için azabta(n) da süre tanıdıkça tanıyacağız. (Meryem Suresi, 77-79)
Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin
içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer
saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı
günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük
bir azab vardır. (Nur Suresi, 11)
Onlardan her kim: “Gerçekten ben, O’nun dışında
bir ilahım” diyecek olsa, bu durumda biz onu cehennemle cezalandırırız.
Zalimleri biz böyle cezalandırırız. (Enbiya Suresi, 29)
Şüphesiz, kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr
edenler, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte
onlar, yaratılmışların en kötüleridir. (Beyyine Suresi, 6)
Ayetlerimizi etkisiz bırakmak için çaba
harcayanlar; işte onlar da azabın içine getirilmişlerdir. (Sebe Suresi, 38)
Gerçek şu ki, inkar edip Allah yolundan ve
yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız
Mescid-i Haram’dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir
azab taddırırız. (Hac Suresi, 25)
Çirkin utanmazlıkların (fuhşun) iman edenler
içinde yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada ve ahirette acıklı bir azab
vardır. Allah bilir, siz ise bilmiyorsunuz. (Nur Suresi, 19)
İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce
Allah’ın yolundan saptırmak ve onu bir eğlence konusu edinmek için sözün ‘boş ve
amaçsız olanını’ satın alırlar. İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır.
(Lokman Suresi, 6)
Ayetlerimizi etkisiz bırakmak için çaba
harcayanlar; işte onlar da azabın içine getirilmişlerdir. (Sebe Suresi, 38)
Kıyamet günü, Allah’a karşı yalan söyleyenlerin
yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir
konaklama yeri mi yok? (Zümer Suresi, 60)
Gerçeği sürekli ters yüz eden, günaha düşkün
olan herkesin vay haline. Kendisine Allah’ın ayetleri okunurken işitir, sonra
müstekbirce (inatla büyüklük taslayarak) sanki işitmemiş gibi ısrar eder. Artık
sen onu acı bir azabla müjdele. Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, alay
konusu edinir. İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır. (Casiye Suresi, 7-9)
Ve kafirler için hazırlanmış olan ateşten
sakının. (Al-i İmran Suresi, 131)
‘Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’
(kulis) men’ edilip sonra men’ edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve
Peygamber’e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana
geldikleri zaman, seni Allah’ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi
kendilerine: “Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azab etse ya.” derler.
Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.
(Mücadele Suresi, 8)
Çılgın alevli ateşe girecek. Çünkü o, (dünyada)
kendi yakınları arasında sevinçliydi. Doğrusu o, (Rabbine) bir daha
dönmeyeceğini sanmıştı. (İnşikak Suresi, 12-14)
Gerçek şu ki, mü’min erkeklerle mü’min kadınlara
işkence (fitne) uygulayanlar, sonra tevbe etmeyenler; işte onlar için, cehennem
azabı vardır ve yakıcı azab onlaradır. (Büruc Suresi, 10)
“Gerçek şu ki, kim Rabbine suçlu-günahkar olarak
gelirse, hiç şüphe yok, onun için cehennem vardır. Onun içinde ise, ne ölebilir,
ne dirilebilir.” (Taha Suresi, 74)
(Allah) Dedi: “Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş
olarak ordan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle
dolduracağım.” (A’raf Suresi, 18)
Ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı
büyüklenenler, işte onlar ateşin arkadaşlarıdır; onda sonsuzca kalacaklardır.
(A’raf Suresi, 36)
|