b7
b7- Büyüklenme
(Tekebbür)
Hani biz meleklere (ve
cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz
çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kafirlerden oldu. (Bakara: 2/34)
Böylesine "Allah'tan kork!"
denilince benlik ve gurur kendisini günaha sevkeder. (Ceza ve azap olarak) ona
cehennem yeter. O ne kötü yerdir! (Bakara: 2/206)
Peygamberleri onlara: Bilin ki
Allah, Tâlût'u size hükümdar olarak gönderdi, dedi. Bunun üzerine: Biz,
hükümdarlığa daha lâyık olduğumuz halde, kendisine servet ve zenginlik yönünden
geniş imkânlar verilmemişken o bize nasıl hükümdar olur? dediler. "Allah sizin
üzerinize onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi. Allah mülkünü
dilediğine verir. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir" dedi. (Bakara:
2/247)
Allah'a ibadet edin ve O'na
hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın
komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara
(köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve
daima böbürlenip duran kimseyi sevmez. (Nisa: 4/36)
Ne Mesîh ne de Allah'a yakın
melekler, Allah'ın kulu olmaktan geri dururlar. O'na kulluktan geri durup
büyüklenen kimselerin hepsini (Allah) yakında huzuruna toplayacaktır. (Nisa:
4/172)
İman edip iyi işler yapanlara
(Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan daha fazlasını da
ihsan edecektir. Kulluğundan yüz çeviren ve kibirlenenlere gelince onlara acı
bir şekilde azap edecektir. Onlar, kendileri için Allah'tan başka ne bir dost ve
ne de bir yardımcı bulurlar. (Kendilerini Allah'ın azabından kurtaracak bir
kimse bulamazlar.) (Nisa: 4/173)
Allah'a karşı yalan uydurandan
yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken "Bana da vahyolundu" diyenden ve
"Ben de Allah'ın indirdiği âyetlerin benzerini indireceğim" diyenden daha zalim
kim vardır! O zalimler, ölümün (boğucu) dalgaları içinde, melekler de
pençelerini uzatmış, onlara: "Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı gerçek
olmayanı söylemenizden ve O'nun âyetlerine karşı kibirlilik taslamış olmanızdan
ötürü, bugün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız!" derken onların halini
bir görsen! (En’am: 6/93)
Yahut "Bize de kitap
indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz diye (Kur'an'ı
indirdik). İşte size de Rabbinizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi.
Kim, Allah'ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalimdir!
Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle
cezalandıracağız. (En’am: 6/157)
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve
büyüklenip onlardan yüz çevirenler var ya, işte onlar ateş ehlidir. Onlar orada
ebedi kalacaklardır. (A’raf: 7/36)
Bizim âyetlerimizi yalanlayıp
da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları
açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete
giremeyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız! (A’raf: 7/40)
(Yine) A'râf ehli simalarından
tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki: "Ne çokluğunuz ne de
taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı. (A’raf: 7/48)
Kavminin ileri gelenlerinden
büyüklük taslayanlar, içlerinden zayıf görülen inananlara dediler ki: Siz
Salih'in, Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar da Şüphesiz biz
onunla ne gönderilmişse ona inananlarız, dediler. (A’raf: 7/75)
Büyüklük taslayanlar dediler
ki: "Biz de sizin inandığınızı inkar edenleriz." (A’raf: 7/76)
Biz de ayrı ayrı mucizeler
olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine
de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular. (A’raf: 7/133)
Yeryüzünde haksız yere
böbürlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de
iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu
görürlerse, hemen ona saparlar. Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından
ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir. (A’raf: 7/146)
Kuşkusuz Rabbin katındakiler
O'na kulluk etmekten kibirlenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde
ederler. (A’raf: 7/206)
Sonra onların ardından da
Firavun ve toplumuna Musa ile Harun'u mucizelerimizle gönderdik, fakat onlar
kibirlendiler ve günahkâr bir toplum oldular. (Yunus: 10/75)
Fakat İblis hariç! O, secde
edenlerle beraber olmaktan kaçındı. (Hicr: 15/31)
(İblis:) Ben kuru bir çamurdan,
şekillenmiş kara balçıktan yarattığın bir insana secde edecek değilim, dedi. (Hicr:
15/33)
Hiç şüphesiz Allah, onların
gizleyeceklerini de açıklayacaklarını da bilir. O, büyüklük taslayanları asla
sevmez. (Nahl: 16/23)
"O halde, içinde ebedi
kalacağınız cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!" (Nahl:
16/29)
Yeryüzünde böbürlenerek
dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla
ululuk yarışına girebilirsin. (İsra: 17/37)
İnsanlardan bazısı, bir
bilgisi, bir rehberi ve (vahye dayanan) aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde,
sırf Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek (kibir ve azamet içinde)
Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet
gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız. (Hacc: 22/8-9)
Sonra âyetlerimizle ve apaçık
bir fermanla Musa ve kardeşi Harun'u Firavun'a ve ileri gelenlerine gönderdik.
Onlar ise kibre kapıldılar ve ululuk taslayan bir kavim oldular. (Mü’minun:
23/45-46)
Çünkü âyetlerim size okunurdu
da, siz, buna karşı kibirlenerek arkanızı döner, geceleyin (Kâbe'nin etrafında
toplanarak) hezeyanlar savururdunuz. (Mü’minun: 23/66-67)
Onlara: Rahman'a secde edin!
denildiği zaman: "Rahman da neymiş! Bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!"
derler ve bu emir onların nefretini arttırır. (Furkan: 25/60)
Kendilerine, o çok esirgeyici
Allah'tan hiçbir yeni öğüt gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler. (Şuara: 26/5)
Kendileri de bunlara yakînen
inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkar ettiler.
Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak! (Neml: 27/14)
O ve askerleri, yeryüzünde
haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini
sandılar. (Kasas: 28/39)
Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'ı
da (helâk ettik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar
yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Halbuki (azabımızı aşıp) geçebilecek
değillerdi. (Ankebut: 29/39)
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman,
sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük
taslayarak yüz çevirir. Sen de ona acıklı bir azabın müjdesini ver! (Lokman:
31/7)
Küçümseyerek insanlardan yüz
çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp
duran kimseleri asla sevmez. (Lokman: 31/18)
Bizim âyetlerimize ancak o
kimseler inanırlar ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde, büyüklük
taslamadan secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler. (Secde:
32/15)
Kafir olanlar dediler ki: Biz
hiçbir zaman bu Kur'an'a ve bundan önce gelen kitaplara inanmayacağız. Sen o
zalimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış, birbirlerine söz atarlarken bir
görsen! Zayıf sayılanlar, büyüklük taslayanlara: Siz olmasaydınız, elbette biz
inanan insanlar olurduk, derler. (Sebe: 34/31)
Onlara apaçık âyetlerimiz
okunduğu zaman demişlerdi ki: Bu, sizi babalarınızın taptığı (putlardan)
çevirmek isteyen bir adamdan başkası değildir. Ve yine bu (Kur'an) da uydurulmuş
bir yalandan başka bir şey değildir, dediler. Hak kendilerine geldiğinde onu
inkar edenler de: Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir, dediler. (Sebe:
34/43)
Çünkü onlar yeryüzünde büyüklük
taslıyor ve kötü tuzaklar kuruyorlardı. Halbuki kişi kazdığı kuyuya kendi düşer.
Onlar öncekilerin kanunundan (onlara uygulanandan) başkasını mı bekliyorlar?
Allah'ın kanununda asla bir değişme bulamazsın, Allah'ın kanununda kesinlikle
bir sapma da bulamazsın. (Fatır: 35/43)
Kendilerine öğüt verildiği
vakit öğüt almazlar. (Saffat: 37/13)
Çünkü onlara: Allah'tan başka
tanrı yoktur, denildiği zaman kibirle direnirlerdi. (Saffat: 37/35)
Yalnız İblis secde etmedi. O
büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu. (Sad: 38/74)
Allah: Ey İblis! İki elimle
yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden
misin? dedi. (Sad: 38/75)
Hayır (dönemeyeceksin)!
Âyetlerim sana gelmişti de sen onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve
inkarcılardan olmuştun. (Zümer: 39/59)
Kıyamet gününde Allah hakkında
yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Kibirlenenlerin
kalacağı yer cehennemde değil midir? (Zümer: 59/60)
Onlara: İçinde ebedi
kalacağınız cehennemin kapılarından girin; kibirlenenlerin yeri ne kötü!
denilir. (Zümer: 39/72)
Kendilerine gelmiş hiçbir delil
olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında,
gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük
taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler. (Mü’min: 40/35)
Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana
dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar
aşağılanarak cehenneme gireceklerdir. (Mü’min: 40/60)
İçinde ebedi kalmak üzere
cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne
çirkindir! (Mü’min: 40/76)
Âd kavmine gelince, yeryüzünde
haksız yere büyüklük tasladılar ve: Bizden daha kuvvetli kim var? dediler. Onlar
kendilerini yaratan Allah'ın, onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi?
Onlar bizim âyetlerimizi (mucizelerimizi) inkar ediyorlardı. (Fussilet: 41/15)
O, Allah'ın kendisine okunan
âyetlerini işitir de sonra büyüklük taslayarak sanki hiç onları duymamış gibi
(küfründe) direnir. İşte onu acı bir azap ile müjdele! (Casiye: 45/8)
Ama inkar edenlere gelince
onlara: Âyetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir toplum olmuştunuz,
değil mi? denilir. (Casiye: 45/31)
De ki: Hiç düşündünüz mü; şayet
bu, Allah katından ise ve siz onu inkar etmişseniz, İsrailoğullarından bir şahit
de bunun benzerini görüp inandığı halde siz yine de büyüklük taslamışsanız
(haksızlık etmiş olmaz mısınız)? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola
iletmez. (Ahkaf: 46/10)
İnkâr edenler ateşe
arzolunacakları gün (onlara şöyle denir): Dünyadaki hayatınızda bütün güzel
şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız
yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azap
göreceksiniz! (Ahkaf: 46/20)
Onlar bir mucize görürlerse
hemen yüz çevirirler ve: Eskiden beri devam edegelen bir büyüdür, derler.
(Kamer: 54/2)
(Allah bunu) elinizden çıkana
üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye
açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.
(Hadid: 57/23)
Onlara: Gelin, Allah'ın
Peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve
sen onların, büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. (Münafikun: 63/5)
Gerçekten de, (imana gelmeleri
ve böylece) günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem,
parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine
büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler. (Nuh: 71/7)
Sonra baktı. Sonra kaşlarını
çattı, suratını astı. En sonunda, kibrini yenemeyip sırt çevirdi de: "Bu
(Kur'an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. Bu,
insan sözünden başka bir şey değil." (Müddessir: 74/21-25)
Böyle iken onlara ne oluyor ki,
âdeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi (hâla) öğütten yüz çeviriyorlar?
(Müddessir: 74/49-51)
|