İMAN EDENLERİ KENDİLERİNDEN AŞAĞI GÖRENLER
İMAN EDENLERİ KENDİLERİNDEN AŞAĞI
GÖRENLER
Doğrusu, ‘suç ve günah işleyenler,’ kimi iman
edenlere gülüp-geçerlerdi. Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz
ederlerdi. (Mütaffifin Suresi, 29-30)
İnkâr edenler, iman edenler için dediler ki:
“Eğer O (Kur’an veya iman) hayırlı bir şey olsaydı, ona bizden önce
koşup-yetişemezlerdi.” Oysa onlar, onunla hidayete ermediklerinden: “Bu, eski
bir yalandır” diyecekler. (Ahkaf Suresi, 11)
Derler ki, “Andolsun, Medine’ye bir dönecek
olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan
sürüp-çıkaracaktır.” Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah’ın, O’nun
Resûlü’nün ve mü’minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar. (Münafikun Suresi,
8)
Dediler ki: “Sana, sıradan aşağılık insanlar
uymuşken inanır mıyız?” (Şuara Suresi, 111)
Ve (yine) kendilerine:
“İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin” denildiğinde: “Düşük akıllıların
iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler. Bilin ki, gerçekten asıl
düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. (Bakara Suresi, 13)
Kavminin önde gelenlerinden inkâr edenler
dediler ki: “Gerçekte biz seni ‘aklî bir yetersizlik’ içinde görüyoruz ve
doğrusu biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz.” (A’raf Suresi, 66)
Kavminden, ileri gelen
inkârcılar: “Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana,
sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin
bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz”
dedi. (Hud Suresi, 27)
“Yoksa ben, şundan daha hayırlı değil miyim ki
o, aşağı (sınıftan) bir zavallı ve neredeyse (sözü) açıklamadan yoksun olan
(biri)dir.” (Zuhruf Suresi, 52)
|