BIG BANG
BIG BANG (BÜYÜK PATLAMA)
Bu yüzyılda elde edilen bazı veriler, evrenin "yok"iken
"var" hale geldiğini göstermiştir. Buna göre, evrenin bir başlangıcı vardır ve
bu başlangıç Big Bang adı verilen bir "Büyük Patlama" ile gerçekleşmiştir. Bugün
Big Bang Teorisi, bilim çevrelerinin büyük bölümünde kabul görmektedir.
Bu teoriye göre, evrenin tüm materyali yaklaşık
15 milyar yıl önce tek bir noktada toplanmıştı. Bu tek nokta sonsuz bir yoğunluk
ve sonsuz bir ısı anlamına geliyordu. Yoğunluk sonsuzdu ama bir hacmi yoktu.
İşte Büyük Patlama'dan önceki bu dönem (ki buna dönem demek zordur; madde
olmadığı için zaman da yoktur) evrenin olmadığı, herşeyin "yok"olduğu dönemdi.
Teoriye göre, büyük bir patlama ile sonsuz yoğunluktaki birikim büyük bir hızla
dağılmaya başlamıştır. Bir başka deyişle Büyük Patlama ile, evren "yok" iken,
"varolmaya" doğru yola çıkmıştır.
Bugün, evrenin sürekli olarak genişlemekte
olduğunun ispatlanması Büyük Patlama’nın en büyük delili olarak kabul edilir.
"Bugün artık galaksilerin her yöne doğru bizden
uzaklaştığını biliyoruz. Kozmolojistler evreni şişen bir balonun yüzeyi gibi
düşünürler. Şüphesiz gerçek uzay, balonun yüzeyi gibi 2 değil 3 boyutludur ve
her yöne doğru genişler." (New Scientist, 26 Eylül 1987)
Gök cisimlerinin kaçma hızı uzaklık arttıkça
artmaktadır. Örneğin, bizden bir milyar ışık yılı uzaklıktaki Ursa-Major Takım
Yıldızı, her saniye dünyadan 1.500 kilometre uzaklaşırken, çok daha uzak olan
Hidra Takım Yıldızı’nın uzaklaşma hızı saniyede 6.000 kilometredir.
Evren genişlediğine göre bu genişlemenin
başladığı bir an olması gerekir. "Bu genişlemeyi tersine doğru düşünür ve
evrenin gelişmesini zaman içinde geriye doğru çekersek o zaman her şey, 15
milyar yıl kadar önce sonsuz yoğunlukta tek bir matematiksel noktada, tekillikte
toplanacaktır."(New Scientist, 12 Mayıs 1988, sf. 52)
Big Bang teorisinin en büyük önemi, evrenin bir
başlangıcı olduğunu ispatlamasıdır. Bunun yanısıra, pek çok kimsenin düştüğü bir
yanılgıya da değinmek gerekir: Çoğu kişi, Allah'ın evreni Big-Bang ile -veya
başka bir şekilde- yarattığını fakat bundan sonraki olayların "kendi kendine"
işlediğini zanneder. Bu mantığa göre, Allah yalnızca "ilk hareket"i yaratmıştır
ve evren birbiri ardına dizili domino taşları gibi kendiliğinden oluşmuştur.
Oysa bu düşünce kökten yanlıştır. Big-Bang, evrende bildiğimiz,
hesaplayabildiğimiz ilk harekettir. Evrenin bu patlama sebebiyle oluşması ve
yaşadığımız büyük dengenin kendi kendini oluşturmuş olması düşünülemez. Hiç bir
kuralı olmayan bir patlama sonucu dağılan parçacıkların, galaksileri, yıldız
sistemlerini ve içinde dünyamızın yer aldığı Güneş sistemini kendi kendine
oluşturduğu gibi bir sonuca varılamaz. Tek bir atomun bile, içerdiği olağanüstü
sistemlerle kendi kendine şekillenmesi düşünülemezken koca bir evrenin bir
patlamanın "kudretiyle" oluştuğunu söylemek akıldışı bir yaklaşımdır. Bunların
hepsi de yine Allah'ın ilmiyle gerçekleşmiştir. Nitekim Kuran'da Allah'ın önce
"gökleri" yarattığını, daha sonra yeryüzünü düzenlediği, onda dağları varettiği
ardından atmosferi düzenlediği, en sonra da canlıları var ettiği
bildirilmektedir. Aynı şekilde, Kuran ayetleri Allah'ın evrendeki tüm varlıkları
sürekli yönettiğini bildirmektedir:
"Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar
diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa,
kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim'dir,
bağışlayandır." (Fatır Suresi, 41)
"Sizi diri tutan, sonra öldürecek, sonra da
diriltecek olan O'dur. Gerçekten insan pek nankördür." (Hac Suresi, 66)
"Gökten yere her işi O evirip düzene koyar..."
(Secde Suresi, 5)
"Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini
yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın her
şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle her şeyi kuşattığını
bilmeniz, öğrenmeniz için." (Talak Suresi, 12)
Big Bang, evrenin başlangıcıyla ilgili bugün
için en tutarlı teori olarak bilinmektedir. Çeşitli itirazlar gelmesine rağmen
bunlar Big Bang sonrası evrenin oluşumuyla ilgilidir ki bu konu zaten oldukça
karmaşıktır. Atomların, yıldızların, galaksilerin hangi sebep-sonuç ilişkileri
içinde yaratıldıkları bugün tam olarak bilinmemektedir. Ama kuşkusuz Allah’ın,
insanı bir su damlasını sebep kılarak yarattığı gibi, evreni de sebepler zinciri
içinde yaratmış olduğu düşünülebilir. Ve bu sebebin çıkış noktası bir patlama
veya başka birşey olabilir. Ama hiçbir aşama Allah’tan bağımsız kendi kendine
oluşmamıştır. Ve sonuçta oluşan mükemmellik onun üstün ilmi ve kudretini gözler
önüne sermektedir.
Tüm evren, bu evrenin ucunda bir yerde yaşayan
insanoğluna yararlı kılınmıştır. Kuran, 'Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin
emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz
bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır.' (Nahl Suresi, 12)
ayetiyle buna dikkat çeker.
Ve önceden de söylediğimiz gibi, Kuran'da
evrenin ve dünyanın yaratılışı ile ilgili tüm Kuran haberleri, bilim
aracılığıyla bulunan gerçeklere uygundur. Aşağıda bu konuyla ilgili bazı
örnekler yer alıyor.
|