KURAN
KURAN’DAN BAZI SEBEP-SONUÇ İLİŞKİLERİ
Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakınırsanız,
size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi
örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir. (Enfal Suresi, 29)
“Rabbiniz şöyle buyurmuştu: “Andolsun, eğer
şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz,
şüphesiz, benim azabım pek şiddetlidir.” (İbrahim Suresi, 7)
Ey Peygamber, mü’minleri savaşa karşı
hazırlayıp-teşvik et. Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz
(kişiyi) mağlub edebilirler. Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa,
kâfirlerden binini yener. Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur.
(Enfal Suresi, 65)
Dedi ki: “Kiminiz kiminize düşman olarak,
hepiniz ordan inin. Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim
hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz.” (Taha Suresi, 123)
Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir
kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız,
onların ‘hileli düzenleri’ size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta
olduklarını kuşatandır. (Al-i İmran Suresi, 120)
Ey iman edenler, üzerinizdeki (yükümlülük) kendi
nefislerinizdir. Siz doğru yola erişirseniz, sapan size zarar veremez. Tümünüzün
dönüşü Allah’adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir. (Maide Suresi, 105)
“Kim de benim zikrimden
yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyamet
günü kör olarak haşredeceğiz.” (Taha Suresi, 124)
Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip
birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin.
Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)
Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek
onun halkı yalvarıp-yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk
(yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz. (A’raf Suresi, 94)
Nedeni şu: Bir kavim (toplum), kendinde olanı
değiştirinceye kadar Allah, ona nimet olarak bağışladığını değiştirici değildir.
Allah şüphesiz işitendir, bilendir. (Enfal Suresi, 53)
Eğer o ülkeler halkı inansalardı ve
korkup-sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız)
bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar yalanladılar, biz de onları
kazanageldikleri nedeniyle yakalayıverdik. (A’raf Suresi, 96)
Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları
zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf
üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun.
Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah’a ve ahiret
gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah’tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona
bir çıkış yolu gösterir; Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim
de Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, kendi emrini yerine
getirip-gerçekleştirendir. Allah, her şey için bir ölçü kılmıştır. (Talak
Suresi, 2-3)
Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla
henüz adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri, -eğer şüpheye düşecek
olursanız (bilin ki)- üç aydır. Hamile kadınların bekleme-süresi ise, yüklerini
bırakmaları (ile biter). Kim Allah’tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir
kolaylık gösterir. Bu, Allah’ın size indirdiği emridir. Kim Allah’tan
korkup-sakınırsa, Allah, kötülüklerini örter ve onun ecrini büyütür. (Talak
Suresi, 4-5)
De ki: “Şüphesiz benim Rabbim, kullarından rızkı
dilediğine genişletip-yayar ve ona kısar da. Her neyi infak ederseniz, O
(Allah), yerine bir başkasını verir; O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Sebe
Suresi, 39)
|