ASIL HEDEFLERİ ALLAH
ASIL HEDEFLERİ ALLAH’IN RIZASIDIR
Allah’ın rızasına uyan kişi, Allah’tan bir
gazaba uğrayan ve barınma yeri cehennem olan kişi gibi midir? Ne kötü barınaktır
o. (Al-i İmran Suresi, 162)
Bundan dolayı, kendilerine hiç bir kötülük
dokunmadan bir bolluk (fazl) ve Allah’tan bir nimetle geri döndüler. Onlar,
Allah’ın rızasına uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir. (Al-i İmran
Suresi, 174)
Onların ‘gizlice söyleşmelerinin’ çoğunda hayır
yok. Ancak bir sadaka vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını
düzeltmeyi emredenlerinki başka. Kim Allah’ın rızasını isteyerek böyle yaparsa,
artık ona büyük bir ecir vereceğiz. (Nisa Suresi, 114)
Ve onlar-Rablerinin
yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar,
kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve
kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu
(ahiret mutluluğu) onlar içindir. (Ra’d Suresi, 22)
Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek
Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü
isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete
düşürdüğümüz, kendi ‘istek ve tutkularına (hevasına)’ uyan ve işinde aşırılığa
gidene itaat etme. (Kehf Suresi, 28)
Öyleyse yakınlara hakkını ver, yoksula da,
yolcuya da. Allah’ın yüzünü (rızasını) isteyenler için bu daha hayırlıdır ve
felaha erenler onlardır. (Rum Suresi, 38)
Ancak yüce Rabbinin rızasını aramak için
(verir). Muhakkak kendisi de ileride razı olacaktır. (Leyl Suresi, 20-21)
Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu
üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın
kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse
mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 109)
Ey iman edenler, Allah’ın şiarlarına, haram olan
ay’a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve
hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram’a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan
çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoyduklarından
dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik
ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve
Allah’tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek
şiddetli olandır. (Maide Suresi, 2)
Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş
yollarına ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları
dosdoğru yola yöneltip-iletir. (Maide Suresi, 16)
İnsanlardan öylesi
vardır ki, Allah’ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır.
Allah, kullarına karşı şefkatli olandır. (Bakara Suresi, 207)
Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir
yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her
ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah’ın hoşnutluğunu
istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz
-haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir. (Bakara
Suresi, 272)
De ki: “Size bundan daha hayırlısını bildireyim
mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin katında, içinde temelli kalacakları,
altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır.
Allah, kulları hakkıyla görendir.” (Al-i İmran Suresi, 15)
Yalnızca Allah’ın rızasını istemek ve
kendilerinde olanı kökleştirip- güçlendirmek için mallarını infak edenlerin
örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat
veren bir bahçenin örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir
çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir. (Bakara Suresi, 265)
Sabah akşam -O’nun yüzünü (rızasını) dileyerek-
Rablerine dua edenleri kovma. Onların hesabından senin üzerinde birşey
(yükümlülük), senin hesabından da bir şey (yükümlülük) yoktur ki onları kovman
gereksin. Yoksa zalimlerden olursun. (En’am Suresi, 52)
“Biz size, ancak Allah’ın yüzü (rızası) için
yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür.” (İnsan Suresi,
9)
|