HATALARINDA DİRENMEZLER
HATALARINDA DİRENMEZLER
Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene’,
Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham
edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu
(isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır. (Şems
Suresi, 7-10)
Sen bunun (böyle bir mescidin) içinde hiç bir
zaman durma. Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda
(namaza ve diğer işlere) durmana daha uygundur. Onda, arınmayı içten-arzulayan
adamlar vardır. Allah arınanları sever. (Tevbe Suresi, 108)
Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi)
hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve
onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar.
Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine
tercih ederler. Kim nefsinin ‘cimri ve bencil tutkularından’ korunmuşsa, işte
onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. (Haşr Suresi, 9)
Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve
(davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Muhakkak
Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Maide Suresi, 39)
Hiç bir günahkar bir başka günahkarın günahını
yüklenemez. Eğer yükü ağır olan kimse (bir başkasını) onu taşımaya çağırsa, -bu,
yakın-akrabası da olsa- kendisine ondan hiç bir şey yükletilmez. Sen, yalnızca
gayb ile Rablerinden ‘içleri titreyerek-korkmakta’ olanları ve dosdoğru namazı
kılanları uyarırsın. Kim temizlenip-arınırsa, artık o, kendi nefsi için
temizlenip-arınmıştır. Sonunda dönüş Allah’adır. (Fatır Suresi, 18)
Doğrusu İbrahim de onun (soyunun) bir
kolundandır. Hani o, Rabbine arınmış (selim) bir kalp ile gelmişti. (Saffat
Suresi, 83-84)
Doğrusu, temizlenip arınan felah bulmuştur; (A’la
Suresi, 14)
Ve ‘çirkin bir
hayasızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı
hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah’tan başka
günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile
ısrar etmeyenlerdir. (Al-i İmran Suresi, 135)
Ancak tevbe edenler, (kendilerini ve
başkalarını) düzeltenler ve (indirileni) açıklayanlar(a gelince); artık onların
tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim. (Bakara
Suresi, 160)
|