b45
b45- Nankörlük
De ki: Ondan ve bütün
sıkıntılardan sizi Allah kurtarır. Sonra siz yine O'na ortak koşarsınız. (En’am:
6/64)
İnsana bir zarar geldiği zaman,
yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua
eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir
sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte böylece haddi aşanlara
yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi. (Yunus: 10/12)
Allah, iman edenleri korur. Şu
da muhakkak ki Allah, hain ve nankör olan herkesi sevgisinden mahrum eder. (Hacc:
22/38)
O, (önce) size hayat veren,
sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır. Gerçekten insan, çok
nankördür. (Hacc: 22/66)
Kitaptan (Allah tarafından
verilmiş) bir ilmi olan kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm,
dedi. (Süleyman) onu (melikenin tahtını) yanıbaşına yerleşmiş olarak görünce:
Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere
Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur,
nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok
kerem sahibidir. (Neml: 27/40)
Gemiye bindikleri zaman, dini
yalnız O'na has kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sâlimen
karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar. (Ankebut:
29/65)
Kendilerine verdiklerimize
karşı nankörlük etsinler ve sefa sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler! (Ankebut:
29/66)
Çevrelerinde insanlar kapılıp
götürülürken, bizim (Mekke'yi) güven içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler
mi? Hâla bâtıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar? (Ankebut:
29/67)
İnsanların başına bir sıkıntı
gelince, Rablerine yönelerek O'na yalvarırlar. Sonra Allah, katından onlara bir
rahmet (nimet ve bolluk) tattırınca, bakarsınız ki onlardan bir gurup yine
Rablerine ortak koşuyorlar. (Rum: 30/33)
Andolsun biz Lokman'a: Allah'a
şükret! diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur.
Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye
lâyıktır. (Lokman: 31/12)
Dağlar gibi dalgalar onları
kuşattığı zaman, dini tamamen Allah'a has kılarak (ihlasla) O'na yalvarırlar.
Allah onları karaya çıkararak kurtardığı vakit içlerinden bir kısmı orta yolu
tutar. Zaten bizim âyetlerimizi, ancak nankör hainler bilerek inkar eder.
(Lokman: 31/32)
İnsanın başına bir sıkıntı
gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah kendisinden ona bir nimet
verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allah'ın yolundan saptırmak için
O'na eşler koşar. (Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen,
muhakkak cehennem ehlindensin! (Zümer: 39/8)
İnsana bir zarar dokunduğu
zaman bize yalvarır. Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit,
"Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir" der. Hayır o, bir imtihandır, fakat
çokları bilmezler. (Zümer: 39/49)
İnsana bir nimet verdiğimiz
zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da
yalvarıp durur. (Fussilet: 41/51)
Eğer yüz çevirirlerse, bilesin
ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır.
Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle
yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek
nankördür! (Şura: 42/48)
Kahrolası insan! Ne inkarcıdır!
(Abese: 80/17)
|