Hz
Hz.
Nuh’un Tebliğe Devam Etmesi
O da
dedi ki: "Ey Kavmim, gerçek şu ki, ben size (gönderilmiş) apaçık bir uyarıcıyım.
Allah'a kulluk edin, O'ndan korkun ve bana itaat edin. Ki günahlarınızı
bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Allah'ın
eceli geldiği zaman, o ertelenmez.
Bir bilmiş
olsaydınız." Dedi ki: "Rabbim, gerçekten kavmimi gece ve gündüz davet
edip-durdum. Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını arttırmadı. Doğrusu ben,
onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına
tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük
gösterip-direttiler. Sonra onları açıktan açığa davet ettim. Daha sonra (davamı)
onlara açıkça ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim.
Bundan böyle" dedim. "Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok
bağışlayandır. (Öyle yapın ki,) Üzerinize gökten sağanak (bol miktarda yağmur)
yağdırsın. Size mallar ve çocuklarla yardımda bulunsun. Size (ürün yüklü)
bağlar-bahçeler versin, ırmaklar da versin. Size ne oluyor ki, Allah'tan bir
vakarı ummuyorsunuz? Oysa O, sizi gerçekten tavır tavır yaratmıştır. Görmüyor
musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?
Ve ayı bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir
kandil yapmıştır. Allah, sizi yerden bir bitki (gibi) bitirdi. Sonra sizi yine
oraya geri çevirecek ve sizi (diriltici) bir çıkarışla diriltip-çıkaracaktır.
Allah, yeri sizin için bir yaygı kıldı. Öyle ki, onun içinde geniş yollarında
gezip-dolaşırsınız, diye." (Nuh Suresi, 2-20)
|