Firavun ve Ordusunun Helak Edilmesi
Firavun ve
Ordusunun Helak Edilmesi
İki topluluk
birbirini gördükleri zaman Musa'nın adamları: "Gerçekten yakalandık" dediler.
(Musa:) "Hayır" dedi. "şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol
gösterecektir." Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik.
(Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi
oldu. Ötekileri de buraya yaklaştırdık. (Şuara Suresi, 61-64)
Biz,
israiloğullarını denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve
düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun):
"israiloğullarının kendisine inandığı (ilahtan) başka ilah olmadığına inandım ve
ben de müslümanlardanım" dedi. şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin
ve bozgunculuk çıkaranlardandın. Bugün ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi
bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese
cesedini göstereceğiz). Gerçekten insanlardan çoğu, bizim ayetlerimizden
habersizdirler. (Yunus Suresi, 90-92)
Musa'yı ve onunla
birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk. (Şuara
Suresi, 65-66)
Onlar nice
bahçeler ve pınarlar terketmişlerdi; (Nice) Ekinler, güzel konaklar, ve
içlerinde 'sevinç ve mutluluk içinde' yaşadıkları nimetler, işte böyle; Biz
bunları başka bir kavime miras olarak verdik. (Duhan Suresi, 25-28)
Kendisine
bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp-zayıf
bırakılanları (müstaz'afları) mirasçılar kıldık. Rabbinin israiloğullarına olan
o güzel sözü (vaadi), sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı (yerine geldi).
Firavun ve kavminin yapmakta oldukları ve yükselttiklerini (köşklerini,
saraylarını) da yerle bir ettik. (Araf Suresi, 137)
Ateş; sabah akşam,
ona sunulurlar. Kıyamet-saatinin kopacağı gün: "Firavun çevresini, azabın en
şiddetli olanına sokun" (denecek). (Mümin Suresi, 46)
O, kıyamet günü
kavminin önderliğine geçer, böylece onları ateşe götürmüş olur. Sonunda
vardıkları yer, ne kötü bir yerdir. Onlar, burda da, kıyamet gününde de lanete
tabi tutuldular. (Bu) Verilen bağış, ne kötü bir bağıştır. (Hud Suresi, 98-99)
Onlar için ne gök,
ne yer ağlamadı ve onlar (ın azabı) ertelenmedi. Andolsun, biz israiloğullarını
o alçaltıcı azabtan kurtardık. Firavun'dan. Çünkü, o, ölçüyü taşıran bir
mütekebbirdi. (Duhan Suresi, 29-31)
|