c2
c2- Savaşmaya
Teşvik
Tâlût askerlerle beraber (cihad için) ayrılınca:
Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden
değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi.
İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve iman edenler
beraberce ırmağı geçince: Bugün bizim Câlût'a ve askerlerine karşı koyacak hiç
gücümüz yoktur, dediler. Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az
sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah
sabredenlerle beraberdir, dediler. (Bakara: 2/249)
İman edenler Allah yolunda savaşırlar,
inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde
şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır.
(Nisa: 4/76)
Artık Allah yolunda savaş. Sen, kendinden
başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın. Müminleri de teşvik et. Umulur ki Allah
kafirlerin gücünü kırar (güçleriyle size zarar vermelerini önler). Allah'ın gücü
daha çetin ve cezası daha şiddetlidir. (Nisa: 4/84)
Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar
kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah'ın
düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın
bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size
eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal: 8/60)
Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer
sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kafire) galip gelirler. Eğer
sizden yüz kişi olursa, kafir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar
anlamayan bir topluluktur. (Enfal: 8/65)
|