2e3
2e3- İnsanların
Mucizeler Karşısındaki Tutumu
Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı
verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da
mucizeler verdik. Ve onu, Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. (Ne var ki)
gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi geldikçe, ona karşı büyüklük
tasladınız. (Size gelen) peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını
da öldürdünüz. (Bakara: 2/87)
Andolsun Musa size apaçık
mucizeler getirmişti. Sonra onun ardından, zalimler olarak buzağıyı (tanrı)
edindiniz. (Bakara: 2/92)
Andolsun ki sana apaçık âyetler
indirdik. (Ey Muhammed!) Onları ancak fâsıklar inkar eder. (Bakara: 2/99)
İman etmelerinden, Resûl'ün hak
olduğuna şehadet getirmelerinden ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden
sonra inkarcılığa sapan bir kavme Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler
topluluğunu doğru yola iletmez. (Al-i İmran: 3/86)
(Resûlüm!) Eğer seni
yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama); gerçekten, senden önce apaçık
mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de
yalancılıkla itham edildi. (Al-i İmran: 3/184)
Ehl-i kitap senden, kendilerine
gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa'dan, bunun daha büyüğünü
istemişler de, "Bize Allah'ı apaçık göster" demişlerdi. Zulümleri sebebiyle
hemen onları yıldırım çarptı. Bilâhare kendilerine açık deliller geldikten sonra
buzağıyı (tanrı) edindiler. Biz bunu da affettik. Ve Musa'ya apaçık delil (ve
yetki) verdik. (Nisa: 4/153)
Allah o zaman şöyle diyecek:
"Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni
mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de
yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı (okuyup yazmayı),
hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir
şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine
benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Ölüleri benim
iznimle (hayata) çıkarıyordun. Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten)
engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman
içlerinden inkar edenler, "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir"
demişlerdi. (Maide: 5/110)
Rablerinin âyetlerinden onlara
(kafirlere) bir âyet gelmeyedursun, o âyetlerden ille de yüz çevirirler. (En’am:
6/4)
Gerçekten onlar, kendilerine
hak geldiğinde onu yalanlamışlardı. Fakat yakında onlara alay ettikleri şeyin
haberleri gelecektir. (En’am: 6/5)
Yalan sözlerle Allah'a iftira
edenden veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Şüphe yok ki,
zalimler kurtuluşa ermezler! (En’am: 6/21)
Onlardan seni (okuduğun
Kur'an'ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu anlamalarına engel olmak için
kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü
mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kafirler sana
geldiklerinde: "Bu Kur'an eskilerin masallarından başka bir şey değildir"
diyerek seninle tartışırlar. (En’am: 6/25)
Derken o dişi deveyi ayaklarını
keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen
gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir, dediler. (A’raf:
7/77)
Sonra onların ardından Musa'yı
mucizelerimizle Firavun ve kavmine gönderdik de o mucizeleri inkar ettiler; ama,
bak ki, fesatçıların sonu ne oldu! (A’raf: 7/103)
Firavun'un kavminden ileri
gelenler dediler ki: Bu çok bilgili bir sihirbazdır. Sizi yurdunuzdan çıkarmak
istiyor. Ne buyurursunuz? (A7raf: 7/109-110)
Dediler ki: Onu da kardeşini de
beklet; şehirlere toplayıcılar (memurlar) yolla. Bütün bilgili sihirbazları sana
getirsinler. (A’raf: 7/111-112)
Firavun dedi ki: "Ben size izin
vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak
için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz! (A’raf:
7/123)
Ve dediler ki: "Bizi sihirlemek
için ne mucize getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz." (A’raf: 7/132)
Biz de âyetlerimizi
yalanlamaları ve onlardan gafil kalmaları sebebiyle kendilerinden intikam aldık
ve onları denizde boğduk. (A’raf: 7/136)
Yeryüzünde haksız yere
böbürlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de
iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu
görürlerse, hemen ona saparlar. Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından
ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir. (A’raf: 7/146)
Onlara kendilerinden
evvelkilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının
ve altüst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberi onlara apaçık mucizeler
getirmişti. Demek ki, Allah onlara zulmedecek değildi, fakat onlar kendi
kendilerine zulmetmekte idiler. (Tevbe: 9/70)
Andolsun ki sizden önce,
peygamberleri kendilerine mûcizeler getirdiği halde (yalanlayıp)
zulmettiklerinden dolayı nice milletleri helâk ettik; zaten onlar iman edecek
değillerdi. İşte biz suçlu kavimleri böyle cezalandırırız. (Yunus: 10/13)
Yoksa, onu (Muhammed) uydurdu
mu diyorlar? De ki: Eğer sizler doğru iseniz Allah'tan başka, gücünüzün
yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin. (Yunus:
10/38)
Bilakis onlar, bilgisine sahip
olmadıkları ve yorumu kendilerine asla gelmemiş olan (Kur'an'ı) yalanladılar.
Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Şimdi bak, zalimlerin sonu nasıl
oldu! (Yunus: 10/39)
Sonra onun arkasından birçok
peygamberi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara mucizeler getirdiler. Fakat
onlar daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte haddi aşanların
kalplerini biz böyle mühürleriz. (Yunus: 10/74)
Sonra onların ardından da
Firavun ve toplumuna Musa ile Harun'u mucizelerimizle gönderdik, fakat onlar
kibirlendiler ve günahkâr bir toplum oldular. (Yunus: 10/75)
Katımızdan onlara hak (mucize)
gelince: "Bu elbette apaçık bir sihirdir" dediler. (Yunus: 10/76)
Musa: "Size hak geldiğinde onun
için (hep böyle) mi dersiniz? Bu bir sihir midir? Halbuki sihirbazlar iflah
olmazlar" dedi. (Yunus: 10/77)
Kafir olanlar diyorlar ki: Ona
Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi? De ki: Kuşkusuz Allah dilediğini
saptırır, kendisine yöneleni de hidayete erdirir. (Ra’d: 13/27)
Onlara gökten bir kapı açsak da
oradan yukarı çıksalar, yine de "Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü
yapılmıştır" derler. (Hicr: 15/14-15)
Biz onlara mucizelerimizi
vermiştik; fakat onlardan yüz çevirmişlerdi. (Hicr: 15/81)
Andolsun ki biz, bu Kur'an'da
insanlar için her çeşit misale yer vermişizdir. Şayet onlara bir mucize getirsen
inkarcılar kesinlikle şöyle diyeceklerdir: Siz ancak bâtıl şeyler ortaya
atmaktasınız. (Rum: 30/58)
Onlara âyetlerimizi getirince,
bunlara gülüvermişlerdi. (Zuhruf: 43/47)
Onlara gösterdiğimiz her bir
âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye onları azaba
uğrattık. (Zuhruf: 43/48)
Allah'a ve Resûlüne karşı
gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Biz
apaçık âyetler indirmişizdir. Kafirler için küçük düşürücü bir azap vardır.
(Mücadele: 58/5)
(O azabın sebebi) şu ki, onlara
peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi, fakat onlar: Bir beşer mi bizi
doğru yola götürecekmiş? dediler, inkar ettiler ve yüz çevirdiler. Allah da
hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, hamde lâyıktır.
(Teğabun: 64/6)
Bizim âyetlerimizi yalanladıkça
yalanlamışlardı. (Nebe: 78/28)
(O ise) hemen yalanladı ve
isyan etti. (Naziat: 79/21)
Sonra (inkar için) olanca
çabasını göstererek sırtını döndü. (Naziat: 79/22)
|