2k16ı8
2k16ı8- Firavunun
Acizliği ve İnadı
Sonra onların ardından Musa'yı
mucizelerimizle Firavun ve kavmine gönderdik de o mucizeleri inkar ettiler; ama,
bak ki, fesatçıların sonu ne oldu! (A’raf: 7/103)
(Firavun) dedi ki: Eğer bir
mucize getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan onu göster bakalım. (A’raf:
7/106)
Firavun'un kavminden ileri
gelenler dediler ki: Bu çok bilgili bir sihirbazdır. Sizi yurdunuzdan çıkarmak
istiyor. Ne buyurursunuz? (A’raf: 7/109-110)
Sihirbazlar Firavun'a geldi ve:
Eğer üstün gelen biz olursak, bize kesin bir mükâfat var mı? dediler. (A’raf:
7/113)
(Firavun): Evet hem de siz
mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi. (A’raf: 7/114)
Firavun dedi ki: "Ben size izin
vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak
için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz! (A’raf:
7/123)
Onlar: Biz zaten Rabbimize
döneceğiz. Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız
için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman
olarak canımızı al, dediler. (A’raf: 7/125-126)
Andolsun ki Musa'yı da
mucizelerimizle ve apaçık bir delille Firavun'a ve onun ileri gelenlerine
gönderdik. Fakat onlar Firavun'un emrine uydular. Oysa Firavun'un emri doğru
değildi. (Hud: 11/96-97)
Firavun, kıyamet gününde
kavminin önüne düşecek ve onları (çekip) ateşe götürecektir. Varacakları yer ne
kötü yerdir! (Hud: 11/98)
(Musa Firavun'a:) "Pek âlâ
biliyorsun ki, dedi, bunları, birer ibret olmak üzere, ancak, göklerin ve yerin
Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de senin hakikaten mahvolduğunu sanıyorum!" (İsra:
17/102)
Firavun: Öyle ise, önceki
milletlerin hali ne olacak? dedi. (Taha: 20/51)
Andolsun biz ona (Firavun'a)
bütün (bu) delillerimizi gösterdik; yine de yalanladı ve diretti. (Taha: 20/56)
Dedi ki: Bizi, yaptığın büyü
ile yurdumuzdan çıkarasın diye mi geldin, ey Musa? (Taha: 20/57)
Öyle ise, muhakkak surette biz
de sana, aynen onun gibi bir büyü getireceğiz. Şimdi sen, seninle bizim
aramızda, ne senin ne de bizim muhalefet etmeyeceğimiz uygun bir yerde buluşma
zamanı ayarla. (Taha: 20/58)
(Firavun) şöyle dedi: Ben size
izin vermeden önce ona inandınız öyle mi! Hakikat şu ki o, size büyü öğreten
ulunuzdur. Şimdi elleriniz ile ayaklarınızı tereddüt etmeden çaprazlama
keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım! Böylece, hangimizin azabının daha
şiddetli ve sürekli olduğunu iyice anlayacaksınız. (Taha: 20/71)
Sonra âyetlerimizle ve apaçık
bir fermanla Musa ve kardeşi Harun'u Firavun'a ve ileri gelenlerine gönderdik.
Onlar ise kibre kapıldılar ve ululuk taslayan bir kavim oldular. (Mü’minun:
23/45-46)
Bu yüzden dediler ki: Kavimleri
bize kölelik ederken, bizim gibi olan bu iki adama inanır mıyız? (Mü’minun:
23/47)
"Âyetlerimizi yalan sayan kavme
gidin" dedik. Sonunda, (yola gelmediklerinden) onları yerle bir ediverdik. (Furkan:
25/36)
Hani Rabbin Musa'ya: O zalimler
güruhuna, Firavun'un kavmine git. Hâla (başlarına gelecekten) sakınmayacaklar mı
onlar? diye seslenmişti. (Şuara: 26/10-11)
Firavun şöyle dedi: Âlemlerin
Rabbi dediğin de nedir? (Şuara: 26/23)
(Firavun) etrafında
bulunanlara: İşitiyor musunuz? dedi. (Şuara: 26/25)
Firavun: Size gönderilen bu
elçiniz mutlaka delidir, dedi. (Şuara: 26/27)
Firavun: Benden başkasını tanrı
edinirsen, andolsun ki seni zindanlıklardan ederim! dedi. (Şuara: 26/29)
Firavun: Doğru söyleyenlerden
isen, haydi getir onu! diye karşılık verdi. (Şuara: 26/31)
Firavun, çevresindeki ileri
gelenlere: Bu, dedi, doğrusu çok bilgili bir sihirbaz! (Şuara: 26/34)
Sizi sihiriyle yurdunuzdan
çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz? (Şuara: 26/35)
Dediler ki: Onu ve kardeşini
eğle ve şehirlere toplayıcı görevliler gönder; (Şuara: 26/36)
Firavun, (kızgınlık içinde)
dedi ki: Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! Demek ki size sihiri
öğreten büyüğünüzmüş o! Ama şimdi (size yapacağımı görecek ve) bileceksiniz:
Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi
astıracağım! (Şuara: 26/49)
Musa onlara apaçık âyetlerimizi
getirince: Bu, olsa olsa uydurulmuş bir sihirdir. Biz önceki atalarımızdan
böylesini işitmemiştik, dediler. (Kasas: 28/36)
Firavun: Ey ileri gelenler!
Sizin için benden başka bir ilâh tanımıyorum. Ey Hâmân! Haydi benim için çamur
üzerine ateş yak (ve tuğla imal et), bana bir kule yap ki Musa'nın tanrısına
çıkayım; ama sanıyorum, o mutlaka yalan söyleyenlerdendir, dedi (Kasas: 28/38)
O ve askerleri, yeryüzünde
haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini
sandılar. (Kasas: 28/39)
Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'ı
da (helâk ettik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar
yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Halbuki (azabımızı aşıp) geçebilecek
değillerdi. (Ankebut: 29/39)
Onlardan önce Nuh kavmi, Âd
kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd, Lût kavmi ve Eyke halkı da peygamberleri
yalanladılar. İşte bunlar da (peygamberlere karşı) birleşen topluluklardır. (Sad:
38/12-13)
Andolsun ki biz Musa'yı
mucizelerimiz ve apaçık hüccetle, Firavun, Hâmân ve Karun'a gönderdik. Onlar:
Bu, çok yalancı bir sihirbazdır! dediler. (Mü’min: 40/23-24)
Firavun: Bırakın beni, dedi,
Musa'yı öldüreyim; (kurtarabilirse) Rabbine yalvarsın! Çünkü ben onun, dininizi
değiştireceğinden, yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum. (Mü’min:
40/26)
Ey kavmim! Bugün, yeryüzüne
hakim kimseler olarak hükümranlık sizindir. Ama Allah'ın azabı bize gelip
çatarsa, kim bize yardım eder? Firavun: Ben size kendi görüşümü söylüyorum ve
yine size ancak doğru yolu gösteriyorum, dedi. (Mü’min: 40/29)
Firavun: Ey Hâmân, bana yüksek
bir kule yap; belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Musa'nın Tanrısı'nı
görürüm! Doğrusu ben onu, yalancı sanıyorum, dedi. Böylece Firavun'a, yaptığı
kötü iş süslü gösterildi ve yoldan saptırıldı. Firavun'un tuzağı tamamen boşa
çıktı. (Mü’min: 40/36-37)
Firavun kavmine seslendi ve
şöyle dedi: "Ey kavmim! Mısır mülkü ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim
değil mi? Hâla görmüyor musunuz?" (Zuhruf: 43/51)
"Yoksa ben, kendisi zayıf ve
neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil
miyim?" (Zuhruf: 43/52)
"Ona altın bilezikler verilmeli
veya yanında ona yardımcı melekler gelmeli değil miydi?" (Zuhruf: 43/53)
Firavun kavmini aldattı; onlar
da kendisine boyun eğdiler. Onlar yoldan çıkmış bir kavimdir. (Zuhruf: 43/54)
Andolsun, kendilerinden önce
biz, Firavun'un kavmini de imtihan etmiştik. Onlara: Allah'ın kulları! Bana
gelin! Çünkü ben size (gönderilmiş) güvenilir bir resûlüm diye (davette bulunan)
şerefli bir elçi gelmişti. (Duhan: 44/17-18)
Ben, beni taşlamanızdan, benim
ve sizin Rabbiniz olan Allah'a sığındım. (Duhan: 44/20)
Bunun üzerine (Musa): Bunlar
suç işleyen bir toplumdur, diye Rabbine arzetti. (Duhan: 44/22)
Âd ve Firavun ile Lût'un
kardeşleri de (yalanladılar). (Kaf: 50/13)
Firavun ordusuyla birlikte yüz
çevirmiş: "O, bir büyücüdür veya bir delidir" demişti. (Zariyat: 51/39)
Şüphesiz Firavun'un kavmine de
uyarıcılar gelmişti. (Kamer: 54/41)
Lâkin onlar bütün âyetlerimizi
yalanladılar. Biz de onları güç ve kudretimize lâyık bir şekilde yakaladık.
(Kamer: 54/42)
Firavun, ondan öncekiler ve
altı üstüne getirilen beldeler halkı (Lût kavmi) hep o günahı (şirki) işlediler.
(Hakka: 69/9)
Ama Firavun o peygambere karşı
gelmiş, biz de onu ağır ve çetin bir şekilde muaheze etmiştik. (Müzzemmil:
73/16)
(O ise) hemen yalanladı ve
isyan etti. (Naziat: 79/21)
Sonra (inkar için) olanca
çabasını göstererek sırtını döndü. (Naziat: 79/22)
Derhal (adamlarını) topladı ve
(onlara) bağırdı: (Naziat: 79/23)
Ben, sizin en yüce Rabbinizim!
dedi. (Naziat: 79/24)
|