ALLAH
ALLAH
(c.c.)
İsimlerin en güzeli
Allah’ındır. (A’raf, 180)
Allah: Tüm sıfatları kapsayan
en büyük isimdir. (İsm-i azam)
Adl: Çok adaletli.
Afüv: Affı çok.
Ahir: Son.
Ahkam-ül Hakimin: Hüküm
verenlerin en iyisi.
Ali: Pek yüksek.
Alim: Herşeyi çok iyi bilen.
Asim: Koruyan, bütün varlıkları
maddi ve manevi düşmanların şerrinden ve günahtan ve kötülüklerden koruyan.
Azim: Pek azametli, büyük.
Aziz: Mağlup edilmesi mümkün
olamayan galip.
Bais: Ölüleri diriltip
kabirlerinden çıkaran.
Baki: Varlığının sonu olmayan.
Bari: Eşyayı ve herşeyin aza ve
cihazını birbirine uygun ve mülayim bir halde yaratan.
Basir: İyi gören.
Basit: Açan, genişleten.
Batın: Gizli.
Bedi: Örneksiz olarak hayret
verici alemler icad eden
Beri: Uzak ve temiz olan.
“Kesin olarak Allah müşriklerden uzaktır, onun Resulü de.” (9/3)
Berr: Kulları hakkında müsait
bulunan. İyiliği ve bahşişi çok olan.
Cami: İstediğini istediği zaman
istediği yerde toplayan.
Cebbar: Kırılanları onaran,
eksikleri tamamlayan dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan.
Celil: Celalet ve ululuk
sahibi.
Cemil: Güzel olan (Güzellikler
onun güzelliğinin tecellisidir.)
Da’i: Çağıran “Ey iman edenler!
Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman Allah’a ve Resulüne icabet
edin.” (8/24)
Dafi’: Defeden (belaları).
Darr: Elem ve zarar verici
şeyler yaratan.
Erhamurrahimin: Merhamet
edenlerin en merhametlisi.
Evvel: İlk.
Fail: Yapan, fail.
Falik: Yaran, Yarıcı (karanlığı
yarıp sabahı ortaya çıkaran, tohumu yaran).
Fasıl: Ayıran, herşeyi en güzel
derecede ayıran.
Fatır: Yaratan, icat eden.
Fettah: Her türlü zorlukları
açan ve kolaylaştıran.
Gaffar: Mağfireti, bağışlaması
çok olan.
Gafur: Mağfireti çok.
Ganiy: Çok zengin ve herşeyden
müstağni.
Habir: Her şeyin iç yüzünden,
gizli taraflarından haberdar.
Hadi: Hidayet lütfeden,
istediği kulunu hayırlı ve karlı yollara muvaffak kılan, muradına erdiren.
Hafiz: Yapılan işleri bütün
ayrıntılarıyla tutan, herşeyi belli vaktine kadar afetlerden ve beladan
saklayan. Koruyan.
Hafıd: Yukarıdan aşağıya
indiren, alçaltan.
Hak: Varlığı hiç değişmeden
duran.
Hakem: Hükmeden, hakkı yerine
getiren.
Hakim: Buyrukları ve bütün
işleri hhkmetli.
Halik: Herşeyin varlığını ve
varlığı boyunca görüp geçireceği halleri, hadiseleri tayin ve tesbit eden ve ona
göre yaratan, yoktan vareden.
Halim: Çok yumuşak olan.
Hamid: Ancak kendisine hamd-ü
sena olunan, bütün varlığın diliyle yegane övülen.
Hasib: Herkesin hayatı boyunca
yapıp ettiklerinin, bütün ayrıntısıyla hesabını iyi bilen.
Hay: Diri, herşeyi bilen ve
herşeye gücü yeten.
Kabil: Kabul eden. “Kullarından
tevbeyi kabul eden, kötülükleri affeden...”(42/25)
Kabıd: Sıkan, daraltan.
Kadi: Hükmeden, işini bitiren.
Kadim: Ezelden beri zat ve
sıfat ve esmasıyla varolan ve hadis ve gelip geçici mevcudata benzemekten hadsiz
derecede münezzeh ve mukaddes.
Kadir: İstediğini istediği gibi
yapmaya gücü yeten.
Kafi: Yeterli, varlığı bütün
mevcudatın bütün ihtiyaçlarına yeten.
Kaşif: Giderici, kaldıran (her
türlü derdi, zorluğu).
Kahhar: Kahreden. Her şeye, her
istediğini yapacak surette galip ve hakim. Karib: Yakın olan.
Kasim: Kısımlandıran, rızıkları,
nimetleri, nihayet adalet ve hikmet ve rahmet içinde taksim edip herkese
nasibini veren.
Kavi: Pek güçlü.
Kayyum: Gökleri, yeri ve
herşeyi tutan.
Kebir: Pek büyük.
Kefil: Koruyucu, gözetici.
Kerim: Keremi bol. Cömert.
Kuddüs: Hatadan, gafletten,
acizden ve her türlü eksiklikten çok uzak, pek temiz,
Latif: En ince işlerin bütün
inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nüfuz edilemeyen, en ince şeyleri yapan,
ince ve sezilmez yollardan kullarına çeşitli faydalar ulaştıran.
Lem yekun lehu kufuven ehad:
Hiçbirşey ona eşit ve denk değildir.
Lem yelid ve lem yuled:
Doğurmamış ve doğrulmamış olan.
Macid: Kadri şanı büyük, kerem
ve cömertliği bol olan.
Makir: Tuzak kuran
Malik-i Yevmid-din: Din gününün
sahibi.
Malik-ül Mülk: Mülkün ebedi
sahibi.
Mani’: Birşeyin meydana
gelmesine müsaade etmeyen.
Mecid: Şanı büyük ve yüksek.
Melca’: Sığınılan.
Melik: Bütün kainatın sahibi ve
mutlak surette hükümdarı.
Metin: Çok sağlam.
Mü’min: Gönüllerde iman ışığı
uyandıran, kendine sığınanlara aman verip onları koruyan, rahatlandıran.
Muahhir: İstediğini geri koyan,
arkaya bırakan.
Muazzib: Azaplandıran (Onlardan
bir topluluk Allah’ın kendilerini yıkıma uğratmak veya şiddetli bir azaba
uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?” (7/164)
Mübdi: Mahlukatı maddesiz ve
örneksiz olarak ilk baştan yaratan.
Mübeşşir: Müjdeleyen.
Mübeyyin: Açıklayan.
Mubki: Ağlatan.
Mucib: Kendine yalvaranların
isteklerini veren. İcabet eden.
Müdebbir: İdare eden, yöneten,
bütün mahlukatı düzenle ve dengeyle idare eden ve birbirine yardımcı eden.
Mudhik: Güldüren.
Mufi: Ahdini yerine getiren.
Mugis: Yardım eden .
Mühevvin: Zorlukları
hafifleten.
Müheymin: Gözetici ve koruyucu.
Muhit: Kuşatan (herşeyi
kuşatan).
Muhric: Açığa çıkaran “De ki:
Alay edin. Şüphesiz Allah, kaçınmakta olduklarınızı açığa çıkarandır.” (9/64)
Muhsi: Sonsuz da olsa bir bir
herşeyin sayısını bilen.
Muhsin: İhsanı olan, veren.
Muhyi: Can bağışlayan, sağlık
veren. Dirilten, yaşatan.
Muid: Yaratılmışları yok
ettikten sonra tekrar yaratan.
Muiz: İzzet veren , ağırlayan.
Mukaddim: İstediğini ileri
geçiren,öne alan.
Mukaddir: Takdir eden, bütün
varlıkların durumlarını ve davranışlarını mutlak iradesiyle takdir eden ve
mükemmel miktarlar veren.
Mukallib: Çeviren (kalpleri)
Mükevvir: Saran-dolayan,
tavırdan tavıra sokan, küçükten büyüğe bütün mahlukatı kuvvetiyle çekip çeviren
“Gecexi gündüzün üstüne sarıp örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor.”
(39/5)
Mukim: Zat ve sıfat ve
esmasıyla kaim ve baki olan, kıyam ve bekası için hiçbir sebebe hiçbir yönden
muhtaç olmayan ve zeval ve yokluk şüphesinden nihayet derecede münezzeh.
Mukit: Her yaratılmışın azığını
veren.
Mukmil: Kemale erdiren.
Muksit: Bütün işleri denk ve
birbirine uygun ve yerli yerinde yapan.
Muktedir: Kuvvet ve kudret
sahipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden.
Mulekkin: İlham eden, ayetleri
ve Kitabı kalbe yerleştiren.
Mulhik: Katan. “Beni müslüman
olarak öldür ve beni salih olanların arasına kat.” (12/101)
Mulhim: İlham veren. “Sonra ona
fücurunu ve ondan sakınmaxı ilham edene.” (91/8)
Mümit: Canlı bir mahlukun
ölümünû yaratan.
Munci: Himaye eden, koruyan.
Müntakim: İntikam alan. Suçları
müstahak oldukları cezaya çarpan.
Münzir: Uyarıp korkutan.
Muraggib: Rağbet edilen,
istenilen, kendisine yönenilen “...biz gerçekten ancak Allah’a rağbet
edenleriz...” (9/59)
Musavvir: Tasvir eden, herşeye
bir şekil ve hususiyet veen.
Mûsevva: Şekillendiren,
düzenleyen.
Muusi’: Müminin ruh
genişliğinden kainatın genişliğine kadar olan bütün genişlikler onun
genişletmesiyle nlan.
Müstean: Kendisine ihtiyaç
olunan ve kendisinden yardım beklenen.
Mutahhir: Temizleyen, şirkten,
kötülükten, manevi kirlerden temizleyen.
Müteali: Yaratılmışlar hakkında
aklın mümkün gördügü her şeyden her hal ve tavırdan pek yüce.
Mütekebbir: Herşeyde ve her
hadisede büyüklüğünü gösteren.
Müyessir: Kolaylaştıran,
hayırda ve şerde kulunun yolunu kolaylaştıran, dinde kolaylık veren, hiç kimseye
gücünün üstünde yük yüklemeyen.
Muzekki: Her kusur ve ayıptan,
manevi kirlerden kullarını temize çıkaran, temizleyen “Hayır, Allah dilediğini
temizleyip yüceltir” (4/49)
Müzeyyin: Süsleyen “...Ancak
size imanı sevdirdi onu kalplerinizde süsleyip çekici kıldı...” (49/7).
Müzil: Zillete düşüren, hor ve
hakir eden.
Muğni: İstediğini zengin eden.
Muğti: Veren (ihtiyaca göre).
Nadi: Seslenen
Nafi’: Hayır ve menfaat verici
şeyler yaratan.
Nasir: Yardım eden.
Nur: Alemleri nurlandıran,
istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur yağdıran.
Rabbil Alemin: Alemlerin Rabbi.
Rafi’: Yukarı kaldıran,
yükselten
Rahim: Pek ziyade merhamet
edici, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedi nimetler vermek
suretiyle mükafatlandırıcı.
Rahman: Ezelde bütün
yaratılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuran, sevdiğini, sevmediğini
ayırdetmeyerek tekmil mahlukatını sayısız nimetlere kavuşturan.
Rakib: Bütün varlık üzerinde
gözcü olan, bütün işler kontrolü altında bulunan.
Rauf: Pek esirgeyen, çok
acıyan,
Reşid: Bütün işleri ezeli
takdirine göre yürütüp dosdoğru bir nizam ve hikmet üzere akıbetine ulaştıran.
Rezzak: Rızık veren.
Sabur: Çok sabırlı.
Sadık: Doğru olan, sözünde
duran.
Saik: Sürücü (Cehenneme süren).
Samed: Hacetlerin bitirilmesi,
ızdırabların giderilmesi için tek merci’.
Sani: Sanatçı, nihayetsiz
güzellikleri sanatının içinde yaratan
Selam: Her çeşit arıza ve
hadiselerden salim kalan. Her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkaran.
Cennetteki bahtiyar kullarına selam eden.
Semi: İyi işiten.
Seriul Hisab: Hesabı görmesi
hızlı olan.
Settar: Örten
Sübhan: Ortaklıktan, kusurdan
münezzeh olan, bütün müemmel sıfatlar ile sıfatlanmış ve bütün güzel isimlerle
isimlendirilen.
Şafi: Şifa veren
Şefi’: Şefaatçi.
Şarih: Açan. “Biz senin göğsünü
yarıp genişletmedik mi?” (94/1)
Şedidul İkab: Cezası ve azabı
çok şiddetli olan.
Şehid: Her zamanda ve her yerde
hazır ve nazır olan.
Şekur: Kendi rızası için
yapılan iyi işleri daha ziyadesiyle karşılayan.
Tevvab: Tevbeleri kabul edip
günahları bağışlayan.
Vacid: İstediğini istediği
zaman bulan.
Vahid: Tek. Zatında
sıfatlarında işlerinde isimlerinde hükümlerinde asla ortağı veya benzeri dengi
bulunmayan.
Vali: Kainatı ve her an olup
biten olayları tek başına tedbir ve idare eden.
Varis: Servetlerin geçici
sahipleri elleri boş olarak yokluğa döndükten sonra varlığı devam eden
servetlerin hakiki sahibi.
Vasi: Geniş.
Vedud: İyi kullarını seven,
onları rahmet ve rızasına erdiren, yahut sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya
biricik layık olan.
Vehhab: Çeşit çeşit nimetleri
daima bağışlayıp duran
Vekil: İşlerini yoluyla
kendisine bırakanların işini düzeltip, onların yapabileceğinden daha iyisini
temin eden.
Veli: İyi kullarına dost.
Zahir: Aşikar.
Zülcelal-i Ve’l İkram: Hem
büyüklük sahibi hem fazlı kerem sahibi.
Zülfadli: Fazl, ihsan sahibi
|