3a6
3a6-
Peygamberlerin Asıl Görevlerinin Tebliğ Olması
Doğrusu biz seni Hak (Kur'an)
ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemliklerden sorumlu
değilsin. (Bakara: 2/119)
(Ya Muhammed!) Onları doğru
yola iletmek sana ait değildir. Lâkin Allah dilediğini doğru yola iletir. Hayır
olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak
Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa;
karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız. (Bakara:
2/272)
Eğer seninle tartışmaya
girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim."
Ehl-i kitaba ve ümmîlere de: "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" de. Eğer teslim
oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen,
yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir. (Al-i İmran: 3/20)
Kim Resûl'e itaat ederse
Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi
göndermedik! (Nisa: 4/80)
Ey Resûl! Rabbinden sana
indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun.
Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kafirler topluluğuna
rehberlik etmez. (Maide: 5/67)
Allah'a itaat edin, Resûle de
itaat edin ve (kötülüklerden) sakının. Eğer (itaatten) yüz çevirirseniz bilin ki
Resûlümüzün vazifesi apaçık duyurmak ve bildirmektir. (Maide: 5/92)
Resûle düşen (vazife), ancak
duyurmadır. Allah açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir. (Maide: 5/99)
Rablerinin rızasını isteyerek
sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk;
senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki onları kovup da
zalimlerden olasın! (En’am: 6/52)
Kur'an hak olduğu halde kavmin
onu yalanladı. De ki: Ben size vekil (kefil) değilim. (En’am: 6/66)
Takvâ sahiplerine,
inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki korunurlar
diye hatırlatmak gerekir. (En’am: 6/69)
İşte o peygamberler Allah'ın
hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların yoluna uy. De ki: Ben buna
(peygamberlik görevime) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Bu (Kur'an)
âlemler için ancak bir öğüttür. (En’am: 6/90)
(Doğrusu) size Rabbiniz
tarafından basiretler (idrak kabiliyeti) verilmiştir. Artık kim hakkı görürse
faydası kendisine, kim de kör olursa zararı kendinedir. Ben üzerinize bekçi
değilim. (En’am: 6/104)
Allah dileseydi, onlar ortak
koşmazlardı. Biz seni onların üzerine bir bekçi kılmadık. Sen onların vekili de
değilsin. (En’am: 6/107)
Size Rabbimin vahyettiklerini
duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (gelen
vahiy ile) biliyorum. (A’raf: 7/62)
(Allah'ın azabından) sakınıp da
rahmete nâil olmanız ümidiyle, içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla size
bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı?" (A’raf: 7/63)
Size Rabbimin vahyettiklerini
duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm. (A’raf: 7/68)
Salih o zaman onlardan yüz
çevirdi ve şöyle dedi: Ey kavmim! Andolsun ki ben size Rabbimin vahyettiklerini
tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz. (A’raf:
7/79)
Onlardan seni dinleyenler
vardır. Fakat sağırlara -üstelik akılları da ermiyorsa- sen mi duyuracaksın?
(Yunus: 10/42)
Onlardan sana bakan da vardır.
Fakat -hele (gerçeği) göremiyorlarsa- körleri sen mi doğru yola ileteceksin?
(Yunus: 10/43)
(Resûlüm!) Eğer Rabbin
dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen,
inanmaları için insanları zorlayacak mısın? (Yunus: 10/99)
De ki: Ey insanlar! Size
Rabbinizden hak (Kur'an) gelmiştir. Artık kim doğru yola gelirse, ancak kendisi
için gelecektir. Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktır. Ben sizin
üzerinize vekil değilim (Sadece tebliğ etmekle memurum). (Yunus: 10/108)
Belki de sen (müşriklerin:)
"Ona (gökten) bir hazine indirilseydi veya onunla beraber bir melek gelseydi!"
demelerinden ötürü sana vahyolunan âyetlerin bir kısmını (duyurmayı) terk
edeceksin ve bu yüzden ruhun daralacaktır. (İyi bil ki) sen ancak bir
uyarıcısın. Allah ise her şeye vekîldir. (Hud: 11/12)
"Eğer yüz çevirirseniz şüphesiz
ki benimle size gönderileni size bildirdim. Rabbim (dilerse) sizden başka bir
kavmi yerinize getirir de O'na hiçbir zarar veremezsiniz. Çünkü benim Rabbim her
şeyi gözetendir." (Hud: 11/57)
Eğer mümin iseniz Allah'ın
(helalinden) bıraktığı (kâr) sizin için daha hayırlıdır. Ben üzerinize bir bekçi
değilim. (Hud: 11/86)
Kafirler diyorlar ki: Ona
Rabbinden bir mucize indirilseydi ya! (Halbuki) sen ancak bir uyarıcısın ve her
toplumun bir rehberi vardır. (Ra&d: 13/7)
Biz, onlara vadettiğimizin
(azabın) bir kısmını sana göstersek de veya (ondan önce) seni öldürürsek de sana
ancak (Allah'ın emirlerini) tebliğ etmek düşer. Hesap yalnız bize aittir. (Ra’d:
13/40)
Sana emrolunanı açıkça söyle ve
ortak koşanlardan yüz çevir! (Hicr: 15/94)
Ortak koşanlar dediler ki:
"Allah dileseydi ne biz ne de babalarımız ondan başkasına tapardık. Onun emri
olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de böyle
yapmışlardı. Peygamberlerin üzerine açık seçik tebliğden başka bir şey düşer mi!
(Nahl: 16/35)
(Ey Resûlüm!) Yine de yüz
çevirirlerse, artık sana düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir. (Nahl: 16/82)
Rabbiniz, sizi en iyi bilendir.
Dilerse size merhamet eder; dilerse sizi cezalandırır. Biz, seni onların üstüne
bir vekil olarak göndermedik. (İsra: 17/54)
Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa
(ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap
edeceksin. (Kehf: 18/6)
Ve de ki: Hak, Rabbinizdendir.
Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Biz, zalimlere öyle bir
cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepe çevre kuşatmıştır.
(Susuzluktan) imdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimiş maden gibi yüzleri
haşlayan bir su ile cevap verilir. Ne fena bir içecek ve ne kötü bir kalma yeri!
(Kehf: 18/29)
Eğer yüz çevirirlerse de ki:
(Bana emrolunanı) hepinize açıkladım. Artık size vadolunan şey (mahşerde
toplanma zamanınız) yakın mı uzak mı, bilmiyorum. (Enbiya: 21/109)
Biz, her ümmete, uygulamakta
oldukları bir ibadet tarzı gösterdik. Öyle ise onlar (ehl-i kitap) bu işte
seninle çekişmesinler. Sen, Rabbine davet et. Zira sen, hakikaten dosdoğru bir
yoldasın. (Hac: 22/67)
De ki: Allah'a itaat edin;
Peygamber'e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber'in
sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da
size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz) dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru
yolu bulmuş olursunuz. Peygamber'e düşen, sadece açık-seçik duyurmaktır. (Nur:
24/54)
Kötü duygularını kendisine
tanrı edinen kimseyi gördün mü? Sen (Resûlüm!) ona koruyucu olabilir misin?
(Furan: 25/43)
(Resûlüm!) Biz seni ancak
müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. (Furkan: 25/56)
(Resûlüm!) Onlar iman
etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın! (Şuara: 26/3)
Ben ancak apaçık bir
uyarıcıyım. (Şuara: 26/115)
Biz hiçbir memleketi, öğüt
vermek üzere (gönderdiğimiz) uyarıcıları (peygamberleri) olmadan yok
etmemişizdir. Biz zalim değiliz. (Şuara: 26/208-209)
(Önce) en yakın akrabanı uyar.
(Şuara: 26/214)
Şayet sana karşı gelirlerse de
ki: Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak ki uzağım. (Şuara: 26/216)
(De ki:) Ben ancak, bu şehrin
(Mekke'nin) Rabbine -ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle
emrolundum. Her şey de zaten O'na aittir. Bana müslümanlardan olmam ve Kur'an
okumam emredildi. Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur;
kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım. (Neml: 27/91-92)
Eğer (size tebliğ edileni)
yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de (kendilerine tebliğ
edileni) yalan saymışlardır. Peygamber'e düşen, yalnız açık bir tebliğdir.
(Ankebut: 29/18)
(Resûlüm!) Elbette sen ölülere
duyuramazsın; arkalarını dönüp giderlerken sağırlara o daveti işittiremezsin.
(Rum: 30/52)
Körleri de sapıklıklarından
(vazgeçirip) doğru yola iletemezsin. Ancak teslimiyet göstererek âyetlerimize
iman edenlere duyurabilirsin. (Rum: 30/53)
O peygamberler ki Allah'ın
gönderdiği emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden
korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah (herkese) yeter. (Ahzab: 33/39)
Sen sadece bir uyarıcısın.
(Fatır: 35/23)
"Bizim vazifemiz, açık bir
şekilde Allah'ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir"
dediler. (Yasin: 36/17)
(Resûlüm)! Şüphesiz biz bu
Kitab'ı sana, insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse
kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların
üzerinde vekil değilsin. (Zümer: 39/41)
Allah'tan başka dostlar
edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin. (Şura: 42/6)
Eğer yüz çevirirlerse, bilesin
ki biz seni onların üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır.
Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle
yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek
nankördür! (Şura: 42/48)
(Resûlüm!) Sağırlara sen mi
işittireceksin; yahut körleri ve apaçık sapıklıkta olanları doğru yola sen mi
ileteceksin? (Zuhruf: 43/40)
Hûd da: Bilgi ancak Allah'ın
katındadır. Ben size, bana gönderilen şeyi duyuruyorum. Fakat sizin cahil bir
kavim olduğunuzu görüyorum, dedi. (Ahkaf: 46/23)
Biz onların dediklerini çok iyi
biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara
Kur'an'la öğüt ver. (Kaf: 50/45)
Artık onlara aldırma. (Davete
uymamalarından dolayı) sen kınanacak değilsin. (Zariyat: 51/54)
Sen yine de öğüt ver. Çünkü
öğüt müminlere fayda verir. (Zariyat: 51/55)
(Resûlüm!) Sen öğüt ver.
Rabbinin lütfuyla sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli. (Tur: 52/29)
Allah'a itaat edin, Peygamber'e
de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düşen apaçık bir duyurmadır.
(Teğabun: 64/12)
De ki: O bilgi, ancak Allah'a
mahsustur. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım. (Mülk: 67/26)
(Benim yaptığım) ancak Allah
katından olanı, O'nun gönderdiklerini tebliğdir. Artık kim Allah ve Resûlüne
karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedi
kalacakları cehennem ateşi vardır. (Cin: 72/23)
Ki böylece onların
(peygamberlerin), Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin.
(Allah) onların nezdinde olup bitenleri çepeçevre kuşatmış ve her şeyi bir bir
saymıştır (kaydetmiştir). (Cin: 72/28)
Kendini (sana) muhtaç görmeyene
gelince, sen ona yöneliyorsun. Oysa ki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu
değilsin. (Abese: 80/5-7)
O halde (Resûlüm), öğüt ver.
Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin. Ancak yüz
çevirip inkar edene gelince, işte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır.
Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de
sadece bize aittir. (Ğaşiye: 88/21-26)
|