5a4
5a4- İnsanların Hz.
Peygamber’den Yüz Çevirmesi
Onlara (müşriklere): Allah'ın
indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde
bulduğumuz yola uyarız" dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da
bulamamış idiyseler? (Bakara: 2/170)
Eğer yine yüz çevirirlerse,
şüphesiz Allah, bozguncuları hakkıyla bilendir. (Al-i İmran: 3/63)
(Resûlüm!) İnkârda yarışanlar
sana kaygı vermesin. Çünkü onlar, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah onlara,
ahiretten yana bir nasip vermemek istiyor. Onlar için çok büyük bir azap vardır.
(Al-i İmran: 3/176)
(Resûlüm!) Eğer seni
yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama); gerçekten, senden önce apaçık
mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de
yalancılıkla itham edildi. (Al-i İmran: 3/184)
Onlara, "Allah'ın indirdiğine
ve Resûl'e gelin" denildiği vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize
yeter" derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor
iseler de mi? (Maide: 5/104)
De ki: Ben size, Allah'ın
hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben bir
meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören
hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz? (En’am: 6/50)
Eğer seni yalanlarlarsa de ki:
Rabbiniz geniş bir rahmet sahibidir. Bununla beraber O'nun azabı, suçlular
topluluğundan uzaklaştırılamaz. (En’am: 6/147)
(Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse
de ki: Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip
dayanırım. O yüce Arş'ın sahibidir. (Tevbe: 9/129)
Bilesiniz ki, onlar
Peygamber'den, (düşmanlıklarını) gizlemeleri için göğüslerini çevirirler
(gönüllerinden geçeni gizlerler). İyi bilin ki, onlar elbiselerine büründükleri
zaman dahi, Allah onların gizlediklerini de, açığa çıkardıklarını da bilir.
Çünkü O, kalplerin özünü bilendir. (Hud: 11/5)
Eğer (onlar) size cevap
veremiyorlarsa, bilin ki, o ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir ve O'ndan başka
tanrı yoktur. Artık siz müslüman oluyor musunuz? (Hud: 11/14)
Biz, Kur'an okuduğun zaman,
seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz. (İsra: 17/45)
Ayrıca, onu anlamamaları için
kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur'an'da
Rabbinin birliğini yâdettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin
geri dönüp giderler. (isra: 17/46)
Biz, onların seni dinlerken ne
maksatla dinlediklerini, kendi aralarında fısıldaşırlarken de o zalimlerin:
"Siz, büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!" dediklerini çok iyi
biliriz. (İsra: 17/47)
Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa
(ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap
edeceksin. (Kehf: 18/6)
Kendisine Rabbinin âyetleri
hatırlatılıp da ona sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını unutandan daha
zalim kim vardır! Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel olan bir
ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik. Sen onları hidayete çağırsan da artık
ebediyen hidayete eremeyeceklerdir. (Kehf: 18/57)
Rablerinden kendilerine ne
zaman yeni bir ihtar gelse, onlar bunu, hep alaya alarak, kalpleri oyuna,
eğlenceye dalarak dinlemişlerdir. O zalimler şöyle fısıldaştılar: Bu (Muhammed),
sizin gibi bir beşer olmaktan başka nedir ki! Siz şimdi gözünüz göre göre büyüye
mi kapılıyorsunuz? (Enbiya: 21/2-3)
Bunlardan önce helâk ettiğimiz
hiçbir belde iman etmemişti; şimdi bunlar mı iman edecekler? (Enbiya: 21/6)
(Resûlüm!) Kafirler seni
gördükleri zaman: "Sizin ilâhlarınızı diline dolayan bu mu?" diyerek seni hep
alaya alırlar. Halbuki onlar, çok esirgeyici Allah'ın Kitabını inkar edenlerin
ta kendileridir. (Enbiya: 21/36)
Her kim, Allah'ın, dünya ve
ahirette ona (Resûlüne) asla yardım etmeyeceğini zannetmekte ise, (Allah ona
yardım ettiğine göre) artık o kimse tavana bir ip atsın; (boğazına geçirsin);
sonra da (ayağını yerden) kessin! Şimdi bu kimse baksın! Acaba, hilesi (bu
yaptığı), öfke duyduğu şeyi (Allah'ın Peygamber'e yardımını) gerçekten
engelleyecek mi? (Hac: 22/15)
Eğer seninle münakaşa ve
mücadeleye girişirlerse: "Allah yaptığınızı çok iyi bilmektedir" de. (Hac:
22/68)
Yoksa Peygamberlerini henüz
tanımadılar da bu yüzden mi onu inkar ediyorlar? (Mü’minun: 23/69)
İnkâr edenler: Bu (Kur'an),
olsa olsa onun (Muhammed'in) uydurduğu bir yalandır. Başka bir zümre de bu
hususta kendisine yardım etmiştir, dediler. Böylece onlar hiç şüphesiz
haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır. (Furkan: 25/4)
Yine onlar dediler ki: (Bu
âyetler), onun, başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan,
öncekilere ait masallardır. (Furkan: 25/5)
(Resûlüm!) Senin hakkında bak
ne biçim temsiller getirdiler! Artık onlar sapmışlardır ve (hidayete) hiçbir yol
da bulamazlar. (Furkan: 25/9)
Peygamber der ki: Ey Rabbim!
Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler. (Furkan: 25/30)
Onlara: Rahman'a secde edin!
denildiği zaman: "Rahman da neymiş! Bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!"
derler ve bu emir onların nefretini arttırır. (Furkan: 25/60)
Kendilerine, o çok esirgeyici
Allah'tan hiçbir yeni öğüt gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler. (Şuara: 26/5)
Şayet sana karşı gelirlerse de
ki: Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak ki uzağım. (Şuara: 26/216)
Bil ki sen ölülere
işittiremezsin, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da daveti duyuramazsın. (Neml:
27/80)
Sen körleri sapıklıklarından
çevirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da teslim olanlara
duyurabilirsin. (Neml: 27/81)
Eğer sana cevap veremezlerse,
bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah'tan bir yol gösterici
olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir! Elbette Allah zalim
kavmi doğru yola iletmez. (Kasas: 28/50)
Kendilerine bir uyarıcı
(peygamber) gelirse, herhangi bir milletten daha çok doğru yolda olacaklarına
dair bütün güçleriyle Allah'a yemin etmişlerdi. Fakat onlara uyarıcı (Muhammed)
gelince, bu, onların haktan uzaklaşmalarından başka bir şeyi arttırmadı. (Fatır:
35/42)
De ki: Bu büyük bir haberdir.
Ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz. (Sad: 38/67-68)
Bu kitap müjdeleyici ve
uyarıcıdır. Fakat onların çoğu yüz çevirdi. Artık dinlemezler. (Fussilet: 41/4)
Ve dediler ki: Bizi çağırdığın
şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da bir ağırlık vardır. Bizimle
senin aranda bir perde bulunmaktadır. Onun için sen (istediğini) yap, biz de
yapmaktayız! (Fussilet: 41/5)
İnkâr edenler: Bu Kur'an'ı
dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Umulur ki bastırırsınız, dediler.
(Fussilet: 41/26)
"Dini ayakta tutun ve onda
ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e,
Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini
çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini
kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir. (Şura:
42/13)
Ve dediler ki: Bu Kur'an iki
şehirden bir büyük adama indirilse olmaz mıydı? (Zuhruf: 43/31)
Yoksa sen kendilerinden bir
ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında eziliyorlar mı? (Tur:
52/40)
Onlar bir mucize görürlerse
hemen yüz çevirirler ve: Eskiden beri devam edegelen bir büyüdür, derler.
(Kamer: 54/2)
Yalanladılar ve kendi
heveslerine uydular. Halbuki her işin ulaşacağı yeri vardır. (Kamer: 54/3)
Yoksa "Biz, intikam almaya gücü
yeten bir topluluğuz" mu diyorlar? (Kamer: 54/44)
Onlar isterler ki, sen yumuşak
davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar. (Kalem: 69/9)
(Resûlüm!) O kafirlere ne
oluyor ki, bölük bölük sağından ve solundan sana doğru koşuyorlar. (Mearic:
70/36-37)
|