7f
7f- Mektuplar ve
Andlaşmalar (Diplomatik İlişkiler)
7f1- Verilen Söz
ve Vaadlere Bağlılık
Ne zaman onlar bir antlaşma
yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman
etmez. (Bakara: 2/100)
İyilik, yüzlerinizi doğu ve
batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki,
Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın
rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara,
dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir.
Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş
zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır.
Müttakîler ancak onlardır! (Bakara: 2/177)
Hayır! (Gerçek onların dediği
değil.) Her kim sözünü yerine getirir ve kötülükten sakınırsa, bilsin ki Allah
sakınanları sever. (Al-i İmran: 3/76)
Hani Allah, peygamberlerden:
"Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir
peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış,
"Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde, "Kabul ettik" cevabını
vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte
şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu. (Al-i İmran: 3/81)
Ancak kendileriyle aranızda
antlaşma bulunan bir topluma sığınanlar yahut ne sizinle ne de kendi
toplumlarıyla savaşmak (istemediklerin) den yürekleri sıkılarak size gelenler
müstesna. Allah dileseydi onları başınıza bela ederdi de sizinle savaşırlardı.
Artık onlar sizi bırakıp bir tarafa çekilir de sizinle savaşmazlar ve size barış
teklif ederlerse bu durumda Allah size, onların aleyhinde bir yola girme hakkı
vermemiştir. (Nisa: 4/90)
Ey iman edenler! Akitleri (n
gereğini) yerine getiriniz. İhramlı iken avlanmayı helal saymamak üzere
(aşağıda) size okunacaklar dışında kalan hayvanlar, sizin için helal kılındı.
Allah dilediğine hükmeder. (Maide: 5/1)
Rüşd çağına erişinceye kadar,
yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın.
Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman,
yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah
size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti. (En’am: 6/152)
Onlar, kendileriyle antlaşma
yaptığın, sonra her defasında hiç çekinmeden ahidlerini bozan kimselerdir. (Enfal:
8/56)
Ancak kendileriyle antlaşma
yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik
bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün)
dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız. Allah
(haksızlıktan) sakınanları sever. (Tevbe: 9/4)
Mescid-i Haram'ın yanında
kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü
yanında nasıl (muteber) bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları
müddetçe siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah (ahdi bozmaktan) sakınanları
sever. (Tevbe: 9/7)
(Ya'kub dedi ki: Kuşatılmanız
(ve çaresiz kalma durumunuz) hariç, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah
adına bana sağlam bir söz vermediğiniz takdirde onu sizinle beraber göndermem!"
Ona (istediği şekilde) teminatlarını verdiklerinde dedi ki: Söylediklerimize
Allah şahittir. (Yusuf: 12/66)
Onlar, Allah'ın ahdini yerine
getirenler ve verdikleri sözü bozmayanlardır. (Ra’d: 13/20)
Antlaşma yaptığınız zaman,
Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize şahit tutarak,
pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Şüphesiz Allah, yapacağınız şeyleri pek
iyi bilir. (Nahl: 16/91)
Bir toplum diğer bir toplumdan
(sayıca ve malca) daha çok olduğu için yeminlerinizi, aranızda bir fesat aracı
edinerek ipliğini sağlamca büktükten sonra, çözüp bozan (kadın) gibi olmayın.
Allah, bununla sizi imtihan etmektedir. Hakkında ihtilafa düşmekte olduğunuz
şeyi kıyamet gününde mutlaka size açıklayacaktır. (Nahl: 16/92)
Yeminlerinizi aranızda fesada
araç edinmeyin, aksi halde (İslâm'da) sebat etmişken ayağınız kayar da
(insanları) Allah yolundan alıkoymanız sebebiyle (dünyada) kötülüğü tadarsınız.
Sizin için (ahirette de) büyük bir azap vardır. (Nahl: 16/94)
Allah'ın ahdini az bir
karşılığa değişmeyin! Şayet anlayan kimseler iseniz, şüphesiz Allah katında olan
(sevap) sizin için daha hayırlıdır. (Nahl: 16/95)
Yetimin malına, rüşdüne
erinceye kadar, ancak en güzel bir niyetle yaklaşın. Verdiğiniz sözü de yerine
getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir. (İsra: 17/34)
Yine onlar (o müminler) ki,
emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler; (Mü’minun: 23/8)
Andolsun ki daha önce onlar,
sırt çevirip kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz
mesuliyeti gerektirir! (Ahzab: 33/15)
Müminler içinde Allah'a
verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip
o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir
şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir. (Ahzab: 33/23)
Muhakkak ki sana biat edenler
ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir.
Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan
ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir. (Fetih: 48/10)
Ey iman edenler! Yapmayacağınız
şeyleri niçin söylüyorsunuz? (Saff: 61/2)
Yapmayacağınız şeyleri
söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır. (Saff: 61/3)
Emanetlerine ve ahitlerine
riayet edenler; (Mearic: 70/32)
|