8f
8f- Hz.
Peygamber’e Mahsus Durumlar
8f1- Hz.
Peygamber’in Bütün İnsanlara Gönderilmiş Olması
(Resûlüm!) De ki: Ey ehl-i
kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan
başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da
kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o
zaman: Şahit olun ki biz müslümanlarız! deyiniz. (Al-i İmran: 3/64)
Ehl-i kitaptan öyleleri var ki,
Allah'a, hem size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle
ve Allah'a boyun eğerek iman ederler. Allah'ın âyetlerini az bir paraya
satmazlar. İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah,
hesabı çabuk olandır. (Al-i İmran: 3/199)
Ey ehl-i kitap! Biz, birtakım
yüzleri silip dümdüz ederek arkalarına çevirmeden, yahut onları, cumartesi
adamları gibi lânetlemeden önce (davranarak), size gelenleri doğrulamak üzere
indirdiğimize (Kitab'a) iman edin; Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir.
(Nisa: 4/47)
Sana gelen iyilik Allah'tandır.
Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit
olarak da Allah yeter. (Nisa: 4/79)
Fakat içlerinden ilimde
derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman
edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar
var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz. (Nisa: 4/162)
Ey insanlar! Resûl size
Rabbinizden gerçeği getirdi (bunda şüphe yoktur), şu halde kendi iyiliğinize
olarak (ona) iman edin. Eğer inkar ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa
şüphesiz hepsi Allah'ındır. (O'nun sizin inanmanıza ihtiyacı yoktur). Allah
geniş ilim ve hikmet sahibidir. (Nisa: 4/170)
Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı
gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa
Mesîh, ancak Allah'ın resûlüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı "kün: Ol"
kelimesi (nin eseri) dir, O'ndan bir ruhtur. (O'nun tarafından gönderilmiş,
yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur). Şu halde
Allah'a ve peygamberlerine iman edin. "(Tanrı) üçtür" demeyin, sizin için
hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah'tır. O, çocuğu
olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak
Allah yeter. (Nisa: 4/171)
Ey insanlar! Şüphesiz size
Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik. (Nisa: 4/174)
Ey ehl-i kitap! Resûlümüz size
Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok
(kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap
geldi. (Maide: 5/15)
Ey ehl-i kitap! Peygamberlerin
arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi. Gerçekleri size açıklıyor ki
(kıyamette): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz. İşte size
müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir. (Maide:
5/19)
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve
Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz
hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü
servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). Onlardan aşırılığa
kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne
kötüdür! (Maide: 5/66)
"Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat'ı,
İncil'i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyla uygulamadıkça, (doğru) bir şey
(yol) üzerinde değilsinizdir" de. Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun
küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kafirler topluluğuna üzülme. (Maide:
5/68)
Eğer onlar Allah'a, Peygamber'e
ve ona indirilene iman etmiş olsalardı onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi;
fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardır. (Maide: 5/81)
Resûle indirileni duydukları
zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını
görürsün. Derler ki: "Rabbimiz! İman ettik, bizi (hakka) şahit olanlarla beraber
yaz." (Maide: 5/83)
De ki: Hangi şey şehadetçe en
büyüktür? De ki: (Hak peygamber olduğuma dair) benimle sizin aranızda Allah
şahittir. Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için
vahyolundu. Yoksa siz, Allah ile beraber başka tanrılar olduğuna şahitlik mi
ediyorsunuz? De ki: "Ben buna şahitlik etmem." "O ancak bir tek Allah'tır, ben
sizin ortak koştuğunuz şeylerden kesinlikle uzağım" de. (En’am: 6/19)
Kendilerine kitap verdiklerimiz
onu (Resûlullah'ı) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kendilerine ziyan
edenler var ya, işte onlar inanmazlar. (En’am: 6/20)
İşte o peygamberler Allah'ın
hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların yoluna uy. De ki: Ben buna
(peygamberlik görevime) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Bu (Kur'an)
âlemler için ancak bir öğüttür. (En’am: 6/90)
(De ki): Allah'tan başka bir
hakem mi arayacağım? Halbuki size Kitab'ı açık olarak indiren O'dur. Kendilerine
kitap verdiğimiz kimseler, Kur'an'ın gerçekten Rabbin tarafından indirilmiş
olduğunu bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma! (En’am: 6/114)
De ki: Ey insanlar! Gerçekten
ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim. Ondan
başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah'a ve ümmî Peygamber
olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır- iman edin ve ona uyun ki
doğru yolu bulasınız. (A’raf: 7/158)
De ki: "Ey insanlar! Benim
dinimden şüphede iseniz, (bilin ki) ben Allah'ı bırakıp da sizin taptıklarınıza
tapmam, fakat ancak sizi öldürecek olan Allah'a kulluk ederim. Bana müminlerden
olmam emrolundu." (Yunus: 10/104)
De ki: Ey insanlar! Size
Rabbinizden hak (Kur'an) gelmiştir. Artık kim doğru yola gelirse, ancak kendisi
için gelecektir. Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktır. Ben sizin
üzerinize vekil değilim (Sadece tebliğ etmekle memurum). (Yunus: 10/108)
Kendilerine kitap verdiğimiz
kimseler, sana indirilene (Kur'an'a) sevinirler. Fakat (senin aleyhinde
birleşen) guruplardan onun bir kısmını inkar eden de vardır. De ki: "Bana,
sadece Allah'a kulluk etmem ve O'na ortak koşmamam emrolundu. Ben yalnız O'na
çağırıyorum ve dönüş de yalnız O'nadır. (Ra’d: 13/36)
Biz bu Kitab'ı sana sırf
hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma
da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik. (Nahl: 16/64)
(Resûlüm!) Biz seni ancak
âlemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya: 21/107)
De ki: Ey insanlar! Ben ancak
sizin için apaçık bir uyarıcıyım. (Hac: 22/49)
Âlemlere uyarıcı olsun diye
kulu Muhammed'e Furkan'ı indiren, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait
olan, hiç çocuk edinmeyen, mülkünde ortağı bulunmayan, herşeyi yaratıp ona bir
nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir. (Furkan:
25/1-2)
(Resûlüm!) Şayet dileseydik,
elbet her ülkeye bir uyarıcı (peygamber) gönderirdik. (Furkan: 25/51)
Biz seni bütün insanlara ancak
müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
(Sebe: 34/28)
(Resûlüm)! Şüphesiz biz bu
Kitab'ı sana, insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse
kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur. Sen onların
üzerinde vekil değilsin. (Zümer: 39/41)
Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey
İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ı
doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici
olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık
bir büyüdür, dediler. (Saff: 61/6)
Müşrikler istemeseler de dinini
bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur.
(Saf: 61/9)
(Peygamberi) müminlerden henüz
kendilerine katılmamış bulunan diğer insanlara da göndermiştir. O, azîzdir,
hakîmdir. (Cuma: 62/3)
Oysa o (Kur'an), âlemler için
ancak bir öğüttür. (Kalem: 68/52)
O, herkes için, sizden doğru
yolda gitmek isteyenler için bir öğüttür. (Tekvir: 81/27-28)
Kendilerine kitap verilenler
ancak o açık delil (Peygamber) kendilerine geldikten sonra ayrılığa düştüler.
(Beyyine: 98/4)
Ehl-i kitap ve müşriklerden
olan inkarcılar, içinde ebedi olarak kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte
halkın en şerlileri onlardır. (Beyyine: 98/6)
|