Kahin

Kâhin[72], bir çeşit zann ile gayb haberi verene denir. Geç­mişe dair olursa "kâhin", gelece­ğe dair olursa "arrâf" denir. Kehâ­nette meşhur olan cinden yardım dilemedir. Kâhin, İbn-i Esîr'in Nihâye'deki açıklamasına göre, gele­cek zamanda olacak şeylerden ha­ber alıp vermekle uğraşan ve giz­li ve esrarlı olanı bilme iddiasında olan kişidir. Araplarda birkaç çeşit kâhin vardı. Bunlardan kimisi cinden kendisine tabi olan ve kendisine görünüp haber getiren periler ol­duğunu iddia ederdi. Kimisi de, soran kişinin sözünden eylemin­den, duruşundan, halinden hareketle geçmişte olan bir hadiseyi ortaya çıkaracağını iddia ederler­di. Böyle kişilere, daha çok "ar­râf" denilirdi. Arrâflar, çalınan şe­yi ve yitik olanın yerini bildikleri­ni iddia ederlerdi. Râgıb, Müfredât'ta, "Kâhin; gizli geçmiş haberleri bir nevi zan ile haber veren kişi, arrâf ise, gelecek haberleri yine bir nevi zan ile haber verendir." demiştir. Bu iki sanat bazan isabet eder bazan et­mez. Bu nedenle Peygamber efen­dimiz "her kim arrâfa ve kâhine gider de onun dediğini tasdik ederse Ebu'l-Kasım'a indirilmiş olana (Kur'ân'a) küfretmiş de­mektir." buyurdu. Birisi böyle bir şey yaptığı za­man "falan kehânet yaptı" denilir. Bununla tehassus ettiği/duygu­landığı vakit "kâhin oldu" denilir. Kâhinlik yapmaya çalışana da "tekehhun etti" denilir. Ahkâm-ı nücûm/astroloji, re­mil, cifir, türlü falcılıkla bakıcılık, manyatizm, ispirtizm, pisîşizm, meta pisişizm, haleti ruhiyelerle medyumluk yapan, onunla uğra­şan böyle kimseler her zaman her yerde bulunagelmiştir. [73]


16.02.2009 tarihinden beri 2786 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 09:21