Kebîr
Kebîr, sekiz şekilde tefsir edilir: 1. Şiddetli "Sizden kim zulmederse ona kebîr (şiddetli) bir azâb tattırırız." [119] "Fakat bu onlara, kebîr (şiddetli) bir tuğyan artırmaktan başka netice vermiyor." [120] "Siz kebîr bir yükseklikle yükseleceksiniz (şiddetli bir galibiyetle galib geleceksiniz)." [121] "Onlara karşı Kur'ân'la kebîr (şiddetli) bir cihad yap!" [122] 2. Yaşça büyüklük /yaşlılık "Babamız ise kebîr (yaşlı) bir şeyhtir." [123] "Kendisine kiber (yaşlılık) isabet etsin..." [124] 3. Yaş itibariyle değil, re'y/görüş ve ilm itibariyle büyük/ileri "Onların kebîri (görüş ve ilm itibariyle ileri olan kardeşleri -ki o onların yaşça en büyükleri değildi-) dedi ki..." [125] "Muhakkak ki o sizin kebîrinizdir (o, aranızda sihri en iyi bileninizdir, sihirde en ileri olanınızdır. -Yoksa o, yaş itibariyle onların en büyükleri değildi-)." [126] "Demek ki o, size sihri öğreten kebîriniz"[127] 4. Çok (el-kesîr) "Sağîr (az) veya kebîr (çok) olsun, onu yazmaya üşenmeyin! " [128] "Onlar sağîr (az) veya kebîr (çok) ne infak ederlerse..." [129] 5. Azîm (pek büyük/azametli) "O kebîrdir (pek azametlidir, pek büyüktür), müte'âl'dir." [130] "Şüphe yok ki Allah 'âlîdir (pek yücedir; O'ndan daha yüce hiçbir şey yoktur), kebîrdir (pek azametlidir/pek büyüktür; O'ndan daha büyük hiçbir şey yoktur)." [131] 6. Mülk/egemenlik, sultan/saltanat "(Fir'avn, Musa'ya şöyle dedi): "Yeryüzünde kibriyâ' (egemenlik ve saltanat) ikinizin olsun diye mi geldiniz?!" [132] "Göklerde ve yerde kibriyâ' (egemenlik ve saltanat) O'nundur." [133] 7. Ağır "Eğer onların yüz çevirmeleri sana kebîr (kebura) (ağır) geliyorsa..." [134] "Eğer aranızda kalışım ve Allah'ın âyetlerini ihtar edişim size kebîr (kebura/ağır) geliyorsa... [135] 8. Uzun/uzayan, sürüp giden "Siz başka/değil, kebîr (uzayıp giden, sürüp giden) bir dalâlet içindesiniz." [136]
16.02.2009 tarihinden beri 2935 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 09:32