Kerem

Arap dilinde "kerim" sıfat-ı müşebbehe olup, hayır ve faziletlerin tümünü kendinde toplayan demektir.[164] Araplar, câhiliye döneminde bu gibi sıfatlarla çokça övündüklerinden dolayı, bu kavram onların şiirlerinde sıkça kullanılmıştır. Nitekim o dönemin hamaset şairlerinden birisi şöyle der: "Biz develerimizin etleriyle, sütleriyle ecdadımızdan gelen şerefimizi savunuyoruz. Çünkü "kerim" (şerefli kişi) atalarından kalan şerefini savunur."[165] Zuheyr b. Ebî Sulmâ da konuyla ilgili bir beytinde şöyle demektedir: "Bir kimse gurbete çıkarsa, düşmanı dost sanır ve kendisine ikram etmeyen kimseye başkası tarafından ikram edilmez."[166] Görülüyor ki câhiliye döneminde cömertliğin, asilza­deliğin ifadesi olan "kerem", kullanım alanının etkisiyle tamamen farklı bir kullanım sahasına intikal etmiş ve farklı bir anlam kazanmıştır. Yani "kerem" kavramı derin bir değişik­liğe uğramıştır diyebiliriz. Buna paralel olarak, "kerim" serve­tini körü körüne, düşüncesizce, gösteriş için sarfetme yerine, yeni düşünceye göre, en büyük şeref Allah'ın rızasını kazan­mak için malını sarfetmekte tereddüt etmeyen, israf ile cimrilik arasında bir yol tutarak[167] mutluluğa ermek isteyen kimse için bir sıfat olmuştur.[168] Kur' ân "Allah katında sizin en hayırlınız, en asiliniz takvaca en üstün olanınızdır.”[169] demektedir. İki kelimenin böyle birleşmesi, bir birine bağlı olması, İslâm öncesi zamanlarda asla hayal edilmemişti. Arap dünya görüşünü aksettiren "kerem" kelimesi, İslâm'ın tek ta ıcılığa dayanan din atmosferinde yeni bir anlam kazanmıştır.[170]


16.02.2009 tarihinden beri 3048 defa okundu. Son takip: 20.11.2024 - 12:34