Kitâb
Kitâb, anlam sahası geniş olan bir kelimedir. Kur'ân'ın bir ismi de el-Kitâb'dır. Bu "bu kendisinde hiç şüphe olmayan kitaptır"[198] ayetiyle ortaya konmuştur. El-Kitâb, Peygamberimize indirilmiş, her bir sûresi i'câz ifade eden ve ondan bize tevatür yoluyla nakledilmiş ve o şekilde "mushaf'larda yazılı bulunan beliğ nazım ki, hem tamamına hem de bir kısmına denilir. Bir yanı bütün ve hepsi arasında ortak şeriate göre, bu şekilde tarif edilmiş olan kitap dilde, "ketb" ve "kitabet" gibi bir ekleme ve toplama manasını kapsamış olarak harfleri birbirine eklemek, yani yazılmak manasına mastar iken, örfte mektup manasına isim olmuştur. Kitabet ve kitap aslında nazm-ı hattîdir, yazı ile ilgilidir. Bununla beraber ibare dediğimiz lafza ait nazma da denilir. Birincisinde kitap bir yere yazılmış olan yazının tamamı, ikincide ise yazılan yazı ile anlatılan ibare, metin demektir. "Falan kitap benim kütüphanemde var" dediğimiz zaman birincisini, "falan kitap ezberimdedir" dediğimiz zaman da ikinciyi söylemiş oluruz. Şüphe yok ki bunların hepsinin altında manaya delalet önemlidir. Her kitaptan kast edilen o mananın anlaşılmasıdır. Fakat manaya kelam/söz denilebilirse de kitap denilmesi herkesçe bilinmiyor. Kitabın mahiyeti o manaya delalet eden nazım ve nihayet nazım ve mananın toplamıdır. Bundan dolayı bu indirilmiş kelama kıraat açısından Kur'ân, tasarıda veya gerçekte yazılması açısından Kitâb denildiği zaman, nazm ve mana beraber kastedilmek ve daha doğrusu manaya delalet eden sözlü veya hatta ilgili nazmı tasarlamak zorunlu olduğundan, yalnız manaya Kur'ân veya Kitâb denilemeyeceği kolaylıkla anlaşılır. Çünkü mana ne okunur ne yazılır. Okunan sözlü nazımla, yazılan da hatla ilgili nazımdır. Kitabı sadece manadan ibaretmiş gibi düşünenler, mefhum olan mana ile zihinde oluşan lafızların şekillerini, kelamı nefsiyi fark edemezler. Fakat mesele ilim ve fen, özellikle psikoloji gözüyle incelendiğinde mükemmel, güzel, sağlam denilebilen fikir ve manaların, lafız ve şekilleriyle öyle derin bir kenetlenmesinin ve bağlantısının bulunduğu görülür ki, dil dediğimiz o lafzi şekilleri kaldırılıverecek olunursa fikirde ve manada hiçbir sağlamlığın ve mükemmelliğin kalmadığı görülür. Yani nazm yalnız başkasına değil, düşünürün kendi kendisine bile manayı anlatma ve birbirinden ayırmada önemli bir vasıtadır. Zaten böyle olmasa idi dil ve yazının düşünce ile ilgili manevi ilerlemelerde fazla bir anlam ve önemi olmazdı. Bu anlamda, Peygamberimize indirilen Kitâb'ın/Kur'ân'ın, yalnız manası değil hem nazmı/lafzı hem manasıdır. Ke-te-be fiil kökünden gelen bu kavramın aslı, deriyi deriye iple bağlamak, eklemek demektir. Diğer bir tanımı da, harfleri biribirine yazı ile bitiştirmektir.[199] Kur'ân'ı Kerim'de "kitap" kavramı en genel anlamıyla vahiy manasında kullanılmıştır. Nitekim bu kavramı açıklayan Râğıb, "kitâb" lafzının anlamlarından birisinin "Allah'ın sözü" olduğunu söyler.[200] Bu itibarla kitap kavramı ilâhî vahyin tamamını içine almaktadır.[201] Oryantalist Krenkow, İslâm'dan önceki dönemde kitap kelimesinin ilâhî vahy anlamında kullanıldığını söylemektedir.[202]- Reşîd Rızâ (ö.1354/1935) da kitap lafzıyla ilgili şunları kaydeder: "Kitap, anlam ifade eden işaret, rakam ve nakışlardan meydana gelmiş yazılı belge anlamındadır..."[203] Istılahî anlamda ise; vahiy yoluyla gelen bilgilerin yer aldığı sahifelerden oluşan kitabın ismi, diğer bir ifade ile Kur'ân'a verilen bir başka ad için kullanılır, olmuştur.[204] Netice itibariyle bu kelime, Kur'ân'ı Kerimde bu kullanılış şekliyle ek bir anlam kazanmıştır denebilir.[205]
16.02.2009 tarihinden beri 2676 defa okundu. Son takip: 18.11.2024 - 07:29