Medd

Nemüddehum (onları meddetmek), beş şekilde tef­sir edilir: 1. Onları götür­mek, sokmak, sürüklemek "Yemudduhum [128] (onları sürüklüyor), tuğyanları (dalâletleri) içinde bocalarlarken." [129] "Kardeşleri ise onları ğayy içinde meddederler (sürüklerler)" [130] 2. Onlara ver­mek/ihsan etmek "Kendilerine sadece mal ve oğullardan meddetmekle (ihsan etmekle)..." [131] "Size mallar ve oğullar meddetsin (ihsan etsin)..." [132] "Size mallar ve oğullar meddettik (ihsan ettik)." [133] "Rabbinizin size meddetmesi (ihsan etmesi) yet­mez mi: indirilen meleklerden üçbini ile?!" [134] "Size icabet emişti; "Muhakkak Ben meddediyorum (müslümanlara ihsan ederek yardım etmişti): meleklerden peşpeşe bini ile" diye."[135] 3. Kesintisiz/sürekli/daimi "Memdûd (daimi/sürekli) gölge..." [136] 4. Yaymak "Rabbinin gölgeyi nasıl meddettiğini (tan yerinin ağarmasından itibaren güneşin doğuşuna kadar göl­geyi bütün dünyada nasıl yayıp uzattığını) görmüyor musun?" [137] "O ki, arzı meddetti (Kabe'nin altından yayıp dö­şedi)." [138] "Arzı da meddettik (Kabe'nin altından yayıp döşedik)." [139] "Arzı da meddettik ve ona ağır baskılar oturttuk ve orada göze hoş gelen her zevçten bitkiler bitirdik."[140] 5. Düzlenmek/dümdüz edilmek "Arz meddedildiği (dümdüz edilip de üstünde bulunanlar içine girdiği)..." [141]


16.02.2009 tarihinden beri 2707 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 09:37