Mesnûn

Mesnûn'un tefsirinde müfessirler farklı görüşler bildir­mişlerdir. Bazıları şunlardır. 1- Bozulmuş anlamı veril­mektedir. İbni Heysem, "sennee'l-mâe fehura mesnun" denilir ki, "tağayyur" (bozuldu) demektir. Buna delil olarak da "lem yetesenneh" (henüz bozulmamış) kul­lanımını gösterir. Bu kelime, "innehu mevdû'u alâ senini't-tarîk"dan yani yol güzergâhına ko­nulmuş olmaktan alınmıştır. Çün­kü böyle olan herhangi bir şey bo­zulur, demiştir. 2- Sürtülmüş, kazınmış veya bilenmiş demektir. "Senentü'1-hacera ale'l-haceri", "taşı taşa sürt­tüm" deyiminden alınmıştır. Ni­tekim bileğiye veya bileği taşına "misenne" ve sürtülürken ikisinin arasından çıkan kazıntıya "senene" denilir. Bu kazıntı da kokar. Bozulma ve kötü koku bunun bir gereğidir. 3- Dökülmüş demektir. "Senne'l-mâe alâ vechihi senenen" (Suyu güzelce yüzüne döktü) de­nilir. 4- Mesnun, bir şekil ve örnek üzere resimlenmiş demektir. Yü­zün özel bir şekli olan "sünnetu vechehi"den alınmıştır. Herhangi bir şeyin sünneti deyimi de bura­dan kaynaklanmaktadır. Bu anlamlardan so a "Hamein mesnun" ifadesi, insan nevi­nin şekli için sünnet olan özel bir şekle dökülmüş bir balçık demek olur. [204]


16.02.2009 tarihinden beri 2526 defa okundu. Son takip: 18.11.2024 - 08:10