Mustaz'afûn

Mustaz'afûn, üç şekilde tefsir edilir 1. Kahredilmişler (zayıf düşürülmüş olanlar) "Biz arzda (Mekke'de) mustaz'aflar (kahre­dilmişler, zayıf düşürülmüşler) idik." [373] "Size ne oluyor ki Allah yolunda ve mustaz'af (kahredilmiş, zayıf düşürülmüş) erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?" [374] "Doğrusu Fir'avn arzda (Mısır'da) tagallübe kalkıştı ve onun ehlini fırka fırka edip onlardan bir taifeyi (İsrâîloğulları'nı) mustaz'af yaptı (kah­retti/zayıf düşürdü, köleleştirdi)." [375] "Biz ise irade ediyorduk ki: o arzda (Mekke veya Mısır’da) mustaz'aflara (zayıf düşürülmüş kimselere) iyilikte bulunalım..." [376] 2. Küfürde önderlere/küfürde önderlik edenlere tâbi olan zayıflar "Mustaz'aflar (küfürde önderlik edenlere) tâbi olanlar) müstekbirlere (küfürde tâbi oldukları önderlere), "Şayet siz olmasaydınız biz mü'minler olurduk" derler. Müstekbirler (mustaz'afların kendilerine tâbi oldukları küfürde önderler) mustaz'aflara (kendilerine tâbi olanlara) derler ki: "Size gelmesinin ardından sizi hidâyetten biz mi alıkoyduk?! Hayır siz zaten mücrimler idiniz." Mustaz'aflar (küfür önderlerine tâbi olanlar) müstekbirlere (kendilerine tâbi oldukları) önderlere/derler ki..." [377] 3. Kuvveti ol­mayan acizler "Erkeklerden, kadın ve çocuklardan mustaz'aflar (kuvveti olmayan acizler) müstesna..." [378] "Zu'afaya' (zayıflara) (kuvveti olmayan acizlere), hastalara ve sarfedecek/harcayacak bir şey bulama­yanlara (savaştan geri kalmakta) bir sorumluluk yoktur." [379]


16.02.2009 tarihinden beri 2287 defa okundu. Son takip: 20.11.2024 - 12:39